13.BÖLÜM: "DİKİŞ TUTMAYAN YÜREKLER"

22.9K 934 159
                                    

Keyifli okumalar.

Kelly Clarkson-Because of you.
Sezen Aksu-Git.

🍷

Yağmur taneleri düştü yeryüzüne, hepsi teker teker düştü yere. Büyük bir ahenkle yere çarptılar. İzlemekle yetim sadece. İyi değildim, zaten ne zaman iyi olmuştum ki?

Hiçbir zaman.

Ben kendi doğrularında yaşayan yanlış insandım. Bir kuyuya cesedi atılmış, ölmüş bir insandım ben. Sevmek... Erdemli bir kelimeydi. Ve o erdem bende yoktu. Ben erdemli değildim. Dudaklarımın yeni çıkmaya başlayan yüzüne değdiğinden itibaren ben Efsa değildim. O da hissetmiş midir? Hayır dedi zihinim. Kendi kafamdan kurduğum düşüncelerimi sildim. Ben galiba umutsuzluk çukuruna düşmüştüm.
Beni çıkarması için birilerini bekliyordum. Ya da Emir Asaf'ı bekliyordum. Neden gelmiyordu ki? Gelmesini istiyordum. Emir Asaf'a bağlanmıştım, bu kesindi. Değiştirelemezdi. İstemeden olmuştu, ben istememiştim ona bağlanmayı.

Hâlâ aynı şekilde siyah gözleriyle , kahverengi gözlerim birleşik bir şekildeydı. Sanki görünmez bir köprü vardı aramızda. O köprü bizim bağımızı ifade ediyordu sanki. Sarılmak istedim ona. Kollarımı boynuna dolamak istedim ama yapamadım. Yapsaydım ne diyecektim ki? Seni seviyorum mu?
Ben bile bundan emin değilken, bunu ona nasıl derdim. Hem o beni sever miydi? Kim her bir yanından kan akan bir kadını severdi ki?

Kimse...

Susmak mıydı en iyisi? Susmaktı.
Konuşmak istedim ama o konuştu.

"Bu cümleden hangi anlamı çıkar malıyım?"

Boğazımı temizledim ve konuştum.

"Sen zeki adamsın bu cümleden ne anlamı çıkartacağını iyi bilirsin."

Sustuk. Hep susuyorduk zaten. Kelimelerimiz tükeniyordu çünkü. En güzel tükenmişliği yaşıyorduk belkide, kim bilir? Gözlerimi hâlâ ayırmamıştım gözlerinden. Kuzgini siyah gözlerine, sanki bir elmasmış gibi baktım.

"Efsa... Birşey oluyor hissediyor musun?"

Kaşlarımı çattım. Ne demek istediğini anlayamadım. Benim anlamadığımı fark edince, efsunlu sesiyle konuştu.

"Olmaması gereken birşey oluyor ve Bunun farkındasın."

Anlamak zor değildi artık. Aramızdaki adını koyamadığım şeyi artık o da fark etmişti.

"Farkındayım."

En acı şekilde yutkundu. Kemikli ellerini saçlarıma dokundurdu. Gerildim nedensizce. Okşadı saçlarımı ama uclarını okşadı sadece.

"O zaman dur, yasaksın bana."

Yasak? Tüm engelleri aşmıştım ben. Bunu mu aşamayacaktım? Ben Efsa Mercan; deliriyordum.

"Adem ve Havva'da yasak elmayı yiyip cennetten kovulmamış mıydı?
Sen neden yasak elmayı yemiyorsun?"

Güldü. Sesizce güldü, kalbime küçük bir şekilde dokunarak güldü.

"Çünkü o elmayı yersem, bizim gideceğimiz bir yer yok."

Haklıydı. Gideceğimiz bir yer yoktu. Biz melekten bir şeytandık.
Bir birimizi gün geçtikce zehirleyen iki şeytandık ama unuttukları birşey vardı.

Şeytanlar da severdi...

Zihinme haber gönderdim. Saçlarımın arasındaki papatya tacım düştü. Kim kaldıracak?
Cevap geldi ama ben duymadım.

MÜLHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin