11.BÖLÜM: "PARMAKLARIN UCU BİLE GÜL TARLASI"

26.7K 977 184
                                    

Keyifli okumalar.

Halil Sezai-Sonbahar.
Halil Sezai-Kafası kendinden bile güzel.( Kitabın şarkısı/ Multide var.)

🍷

Bir tarla düşünün uçsuz bucaksız. Birde ortasında bir kadın düşünün o da uçsuz bucaksız, kimsesiz. Kimsesizlerin kaybedecek birşeyleri yoktur. Benim gibi. Hiçbir zaman bir şeyleri kaybetme korkusu içinde olmamıştım. Kadının yanında birde adam düşünün. Yıllardır kimse yayında yoktu ama artık yayında birileri var. Kimseyi düşünmese bile onu kaybetmek istemezdi. Benim gibi. Diye düzeltti zihinim tekrardan.
Karşımdaki velede baktım.

"Başlatma Emir Asaf aşkına şimdi alırım seni ayağımın altına!"

Sarı saçlarını havalı bir şekilde havalandırdı. İrislerimin içinden hayali bir ateş fırladı bu kıza.

"Ah Efsa. Senin yerine Emir'in yanında ben olmalıydım."

Hani kulaklarınızdan dumanlar çıkardı. İşte tam olarak öyle bir an yaşıyordum. Topuklarımın sesiyle beraber ani bir şekilde kızın yanından geçtim. Gözlerim kararmıştı. Herzaman ki gibi. Elimi tezgahın üstünde duran bardağa uzatıp avuçlarımın içerisine aldım. Bunu kafasında kırmak isterdim ama küçüktü. Musluğun altına bardağı götürdüm ve suyu açtım. Saniyeler içinde bardağı başına kadar doldurmuştum. Musluğu kapatıp hızlı bir şekilde kızın yanına doğru yürüdüm. Arkası dönüktü ve Emir Asaf yanında yoktu. Bu benim için avantajdı.
Adımlarımı yavaşlattım. Elimdeki bardağı havaya kaldırıp sarı saçlarından aşağıya boca ettim.

"Hoş geldin hediyesi."

Çığlıkları tüm evde yankılandı. Benim ise sırıtmam yüzümde genişledi. Belki saçmalıktı ama yapmıştım benden kaç yaş küçük çocuğun kafasından aşağıya bir bardak su boşaltmıştım.

"Efsa!"

Emir Asaf'ın kükremesi tüm evde yankılandı biraz önce kızın çığlıkları gibi. Hızlı bir şekilde yanıma gelip koluma parmaklarını geçirdi. Canımı yakmayacak şekilde tutmuştu kolumu.

"Haddini aşma. Küçük bir çocuk o."

Kahverengi gözlerimi siyah gözlerine sabitledim.

"Bana bağırma! Seninde kafanı kırarım."

Galiba sinirlenmişti.

"Benim asabımı bozma."

Kaşlarımı kaldırdım.

"Bozarsam?"

Sustu konuşmadı ama bu sefer ben konuştum.

"Evinden mi atarsın?"

Elini kolumdan çekip konuştu.

"Ben öyle birşey demedim."

Çatık kaşlarımla bakmaya devam ettim.

"Gidiyorum lan! Bu baksın artık sana."

Siyah topuklu botlarımın tiz çıkan sesiyle açık kapıya yürüdüm.

"Saçmalama gel buraya!"

Emir Asaf'a dönüp orta parmağımı gösterdim. Şaşırmadı. Hızlıca merdivenleri inmeye başladım. Bir iki adım atmıştım ki Kandemir ve yanındaki çocukla durmak zorunda kaldım. Kandemir şaşkın bir şekilde bana baktı.

"Nereye?"

Gözlerimi devirdim.

"Cehennemin dibine gelecek misin?"

MÜLHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin