Keyifli okumalar.
Kıvırcık Ali&Yıldız Tilbe- Al ömrümü koy ömrünün üstüne.
🍷Bir bir havayı soluyan hücrelerim çaresiz bir yakuttan farksızdı.
Söylesindi yüreğimde yatan sevdanın külleri, kime neyi anlatıyorduk? Ihlamur gibi kokan gençliğim, benzersizdi.Daha on yedi yaşımda delicesine yıkılmıştım. Annesizliğim tadını hissettiğim zamanlarda yıkılmamak mümkün değildi. Felaketten farksız olan ruhum düşüncesizlikle sınanıyordu.
Yalnızlığım; yalnızlığıma alametti.
Yüreğimde büyüyen sebepsiz kasırgalar beni bitirmek için uğraşıyordu. Nefesim kesilene kadar seveceğim adam yıkmıştı beni. Ben yıkılmak istememiştim oysaki, yağmurun altında sırılsıklam olmakta istememiştim. Zihinim kimsesiz yollarda benimle oynamaktan başka birşey yapmıyordu. Ölüm, belirsizlikti. Ve ben o belirsizlikte bitiyordum, tükeniyordum.
Ne demişti Sezen Aksu; İşte biz o gün tükeneceğiz.
İşte biz bugün tükeneceğiz Asaf.
Zindana kapatılmış bir güneş, havayı solumak istediğinde buna izin verilmezdi. Çünkü bilirlerdi, eğer bir kere solursa ikincisini isteyeceğini. Bakışlarım boş sokakta gezindi, gezinmek zorunda kaldı. Evim bildiğim ev tam karşımdaydı. Ne de güzeldi öyle, evim biliyordum orayı. Adımlarım beyaz bir örtünün üzerinde yürüyen kirli ayakkabılar gibiydi. Dikkat etmessem, kirlenirdi. Kapının önünde bulunan bedenim, ıslaktı. Elimi kaldırarak kapıya iki kez vurdum. Bir süre sonra kapı açıldığında karşımda, Ceyhun vardı.
"Gelmedi mi?"
Sorduğun sorunun cevabını bilmeme rağmen sormuştum.
"Gelmedi."
Neden gelsin? Keyfi yerindeyken neden geldin?
"Bundan sonra da gelmez. Boşu boşuna beklemeyin eve gidin."
Dediklerim sadece kafa karışıklığına sebep olmuştu. Zihinim kırmızı kana bulanmış beyaz bir çarşaftan ibaretti. Ne güzeldi ne de çirkin, bilinmezdi. Adımlarım salona yöneldi, Asaf'ın herzaman ki oturduğu koltuğa oturdum. Sesizce, kimsesizce oturdum. Kapının kilidine anahtarın sokulduğunu işittim. Bu eve anahtarla giren tek kişi Asaf'tı.
Asaf gelmişti.
Hepsinin bakışları kapıya çevrildi. Ben hariç. İçeriye tüm asaletiyle Asaf girdiğinde, sinir hücrelerim olabildiğince gerildi. Beklemediğim bir anda dilime dökülen zehirler etrafa saçıldı. Bilinmezlikten ibaret olan ıslak saçlarım kuruması gerektiğini bilmeden salındı.
"Günlerdir hangi cehennemdeydin Asaf?"
Tan'nın keskin sesi kulaklarıma doldu. Katiyen dönüp bakmadım, bakamadım. Kırgınlıklarım diz boyuyken nasıl bakardım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM
Fantasy"Ben nasıl bir kadınım?" Sigarasını dudaklarının arasına götürüp, içine çekti. "Sen..." Düşünüyormuş gibi bir hali vardı. Heyecanla cevabını beklemeye başladım. "Sen eli öpülecek kadınsın...Efsa." Beni tam kalbimin ortasından vurduğunu bilmeden bu c...