[D1] φ 35 φ

365 41 0
                                    

Kelime Sayısı: 2371
Anlatan Karakter: Leoris
Irkı: İnsan
Gelişim Eldiveni Seviyesi: 3

Savaş başlamadan önce, Vorungath ve Leoris'in Görevi,

Uzun bir yolculuk olmuştu. Zaman zaman ara veriyor, zaman zaman sohbet ediyor, dinlene dinlene ilerliyorduk. Neredeyse altı saat geçmişti ki üzerimizdeki gökyüzü kararmaya başladı. Bunun sebebi hava değildi. Öğleni biraz geçiyorduk sadece. Bunun sebebi ormanın derinliklerine iyice girmiş olmamız ve yüksek ağaçların yapraklarının üzerimizi bir örtü gibi örtüp karanlık bir ortam oluşturmaya başlamış olmasıydı. Ufka baktıkça ilerisinin daha da karanlık bir hal aldığını gördüm. Sık sık dinlenmiştik ve böylece yorulmamıştım. Sadece, biraz uyku hala üzerimdeydi. Tam o sırada Vorungath duraksadı. Grupta arka taraftaki uğuldamalarda aynı hızda bir bıçak gibi kesildi.

Vorungath: Leoris ile ben, burada ayrılıyoruz. Kırk dakikalık bir mesafe kaldı. Biz oraya Jeraxfi ile hızlıca varıp temizliğe başlayacağız. Siz bir süre sonra yetişin. Vyrm, nereden geleceğinizi defalarca tekrarladık. Hata yapma lüksün yok.

Ardından herhangi bir cevap beklemeden Jeraxfi ile harekete geçti. Bir şimşek gibi gölgelerin arasından geçti ve ilerlemeye başladı. Daha fazla bekleyemezdim, zaten aradaki farkı hızlıca açıyordu. Bende hızlıca Jeraxfi'yi kullandım ve onun peşinden fırladım. O hızlıca ilerlerken bende arkadan onu takip ediyordum. Gideceğimiz patikayı ve yolu aşağı yukarı takip edebiliyor, onun hareketlerini gözlemleyerek onun bir yansıması gibi hareket ediyordum. Yolun çok uzun olmadığından emindim çünkü Vorungath oraya on dakikada varacağımızı söylemişti. Ağaçların arasından geçmek başlı başına bir uğraş gibi olsada, bir yerden sonra bu refleksler beynime kazınmıştı ve kafam başka bir yerdeyken bile seri hamlelerle kaçınabiliyordum. Tıpkı kafam başta yerdeyken bile yere değeceğimi anlayıp dokunarak ilerlemeye devam ettiğim gibi.

Bana beş dakika gibi gelen bir zamanın sonunda ilerimdeki Vorungath bir anda elini yere koyup durdu ve hızlı bir refleksle bende aynı şeyi yaparak duraksadım. Vorungath ileriyi kesmeye başlamıştı. İleride karanlık şekillerin hareket ettiğini görebiliyordum ama o kadar miniklerdi ki, onların vücut parçalarını bile ayırt edemiyordum.

Vorungath: İşte geldik. Buradan sonra, aurayı salıyoruz ve ağaçların üzerinden ilerliyoruz. Yoksa bizi fark edecekler. Taktik basit, eski bir suikastçi taktiği. En uzakta, vurabileceğin vahşiler içinde bulunanlardan en uzaktakini vuracaksın ki saldırının o taraftan geldiği düşünülsün. On metre yanındaki bir yaratık, kırk metre uzaktaki biri vurulunca, onun yakında olduğunu asla sanmayacaktır. Tabii bizim okumuz yok, o yüzden fırlatma bıçağı göndereceğiz. Taktik şu, yer değiştireceğiz ve dokuz fırlatma bıçağınında hedefini bulmasını sağlayıp on sekizini indirip saklanacağız. Daha fazlası hem zaman hep kaynak açısından sıkıntılı. On sekizini indirmek bize zaten gereken avantajı sağlayacaktır. Ardından ağaçların arasında kaybolup onlar gelene kadar varlığımızı iyice unutturacağız. Şimdilik işimiz bu. Beni takip et sadece.

Yakınımızda bulunan bir ağaca doğru ayağını attı. Ardından parmaklarının uçları büyü gücüyle parladı ve bir örümcek gibi tıkır tıkır adımlarla ağacın üzerine kadar tırmandı. Benim için durum bu kadar basit değildi. Aynı noktaya ayağımı attım, oradan bir dala çıktım. Oradan bir çıkıntıya daha bastım ama çıkıntı sallandı. Diğer ayağımıda atıp hızlıca zıpladım ve dala tutundum. Dal sarkınca kendimi karşıdaki dala atıp ona tutundum. Bu sağlamdı. Kendimi onun üzerine çektim. Ardından bir başka çıkıntıya tırmandım ve hızlı hızlı neredeyse on beş kadar dala tırmana tırmana, zaman zaman gözlerimi yapraklardan ve böceklerden korunmak için kapatarak -böceklerden büyük ihtimalle beni göz kapaklarım korumazdı- çıktım. Ağacın en üst dalına çıkmıştım, zirvesine. Aşağıyı yavaşça kestim. Vorungath hızlı adımlarla ağaçların üzerinde hareketlenmeye başlamıştı. Soldan soldan ilerliyordu. Onun bastığı dallara basarak ilerledim çünkü o kadar nokta atışı basıyordu ki dal ben bastığımda kıpırdamıyordu bile. Vahşilere git gide yaklaştık ve ardından Vorungath yere zımbalanmış gibi durdu.

|| Kule φ Yedi Dünya ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin