[D3] φ 57 φ

268 30 1
                                    

Kelime Sayısı: 1666
Anlatan Karakter: Leoris
Irkı: İnsan
Gelişim Eldiveni Seviyesi: 10

Yorucu bir şekilde, sanki daha önce gördüğüm rüyayı bir kez daha görüyor gibiydim. Sanki sonu yokmuş gibi gökyüzüne kıvrılan merdivenlerden çıkarken, soğuktan gitgide uzaklaşıyorduk ve hava ısınıyor gibi oluyordu. Oraya varana kadar, zaten yarı perişan bir halde darmadağın olmuş gibi hissediyorduk. Bunun sebebi, merdivenlerden çıkarken, neredeyse hiç yüksek olmayan minik basamakları teker teker çıkarken çok fazla adım atıyor olmamızdı. Binlerce basamak vardı çünkü bir basamak bir parmak yüksekliğinde bile değildi. Dönerken, aşağıya mecburi olarak bakıyordum ve bu başımın bazen dönmesine neden oluyordu. Yinede, merdivenler düşmeyeceğimiz kadar genişti. Vorungath, oraya bizden dakikalar önce varmıştı. Hep olduğu gibi.

Son kırk basamak kaldığında, kaslarım ayağımı yerden kaldırmaya hareketlendiğim sırada direkt olarak karıncalanmaya ve acımaya başlıyordu. Yinede buna direnç göstererek ayağımı kaldırdığımda baldırıma bir hançer saplanıyormuş gibi sertçe bir acı saplanıyordu. Bu kadar basamağı çıkmanın en zor yanı buydu demekki. Mola verebileceğimiz için daha kolay olacağını düşünmüştük ama soğuk betonda ve bu kadar yüksekte -özellikle de aşağıya bakmak dışında bakacak yer yokken- oturmak daha zordu. Bu sefer kimse mızmızlanmıyordu ama herkesin ne kadar zor yürüdüğünü görmek güç değildi. Bir basamak daha çıktım. Dizlerim, titriyordu. Ve bir tane daha. Tam o sırada bir dönemeçe geldiğimizi fark ettim. Dönemeçler en kolay kısımlardı tabii gözlerini kaparsan. Çünkü, dönüş olduğu için basamakların yükseklikleri ister istemez artıyordu. Bu da sanki ticarette kar etmiş gibi hissetmemizi sağlıyordu. Döndükten sonra ise, uzaktaki beyaz ışık gözüktü. Hayır, geçen sefer olduğu gibi yine tekrarlıyorum. Bu ölüm değildi tabii ki. Diğer katın ışığıydı. Merdivenleri olağan hızdan daha hızlı bir şekilde çıkmaya başlamıştım çünkü neyle karşı karşıya kalacağımızın merakı yorgunluğumdan ağır basıyordu. Hızlı adımlarla oraya doğru ilerlemeye başladığımda, kafamın içerisinde iki sevinç dolu şey vardı. Biri, merakımı sonunda giderecek olmamdı, diğeri bu basamakların sonunda bittiğiydi.

Ruhkan: Ulaştık dostum! ULAŞTIK! Koşun! Koşuun!

Ardından gelen büyük bir şevkle koşar adım merdivenleri çıkmaya başladı. Vas'Broh ve Dareth'te ondan görüp koşmaya başladılar. Herkes yavaş yavaş ilerlemeye devam ediyordu. Geçen katta olan şey aklımdaydı. Beyaz ışığa bir ayağımızı attığımızda, tüm ışık dağılırdı ve her şey ile karşı karşıya kalırdık. O yüzden onlar ilerlerken, neler olacağını biz bilemezdik. Bizim görmemiz için, bizim varmamız gerekiyordu. Ruhkan oraya ilk varan oldu. Ama vardığında, öyle zevkli bir ses duymadık daha çok, ağzından dökülen şaşkınlıkla birlikte bir küfür gibi bir şey duyduk. Tamam, elbette çiçekli böcekli bir yer beklemiyorduk ama, Ruhkana küfürü bastıracak bir yer ne olabilirdi ki?

Oraya çok az kalmıştı ve basamakların yüksekliği iyice azalmıştı. Tam o anda, ışık topluluğuna adımımı yavaşça attım. Ayağım oraya girer girmez ışık bir anda dağıldı. Gördüğüm şey, sanırım en istemeyeceğim şey olabilirdi. Sıcak güneş, yüzüme vurmaya ve inanılmaz sıcak hava bedenimi bir fırına düşmüş gibi ısıtmaya başlamıştı. Ufka doğru uzanan, sapsarı bir örtü tepeler oluşturarak ilerliyordu. Gökyüzünde en ufak bir bulut yoktu. Vorungath, kumun üzerine oturmuş bir biçimde bizi bekliyordu. Burası, inanılmaz sıcak ve sonu yokmuş gibi gözüken bir çöldü...

☼ DÜNYA 3 : AZHAZİL BÖLGESİ (ÇÖL VE CEHENNEM) ☼

Çöl önümüzde uzanırken, buradan bir hayli rahatsızdım. Sıcağı bildim bileli sevmemiştim, ve kumda yolculuk etmek normalde yolculuk etmekten çok daha zordu. Burada ne ile karşılaşacağımızı bilmiyordum ama burasının ikinci değil üçüncü kat olmasının bir sebebi olmalıydı. Ruhkan ve Vas'Broh da bir hayli rahatsız gözüküyordu. Kesinlikle benden daha rahatsız gözüküyordu.

|| Kule φ Yedi Dünya ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin