[D1] φ 42 φ

359 40 8
                                    

Kelime Sayısı: 3493
Anlatan Karakter: Leoris
Irkı: İnsan
Gelişim Eldiveni Seviyesi: 6

Daha önce yapmadığımız bir şekilde, hızlı hızlı ve aşağı yukarı dört saatte Fosten'e vardık. Yol boyunca zaman zaman Jeraxfi ile ilerlerken daha önce yaptığımızdan daha sık molalar verdik ve bazen biraz yavaş yürüyerek bir şeyler hakkında sohbet ettik. Vorungaht durup durup bölgeyi kolaçan ediyordu ve ben daha fark etmeden Jezzhal'a bağladığı ip ve Suikastçi'nin Sadakati büyüsüyle nerede olduklarını kontrol ediyordu. Henüz onların daha iki saat kadar yolu varken biz oraya rahat rahat bir şekilde varmıştık. Kafamda birkaç soru vardı. Bu elli kişilik grup, bizi nasıl yok etmeyi planlıyordu? Bizim Kule için gelmiş olanlar olduğumuzu büyük ihtimalle biliyorlardı ve bizden on bir tane ile başa çıkmayı nasıl hedefliyorlardı? Geri çekilmiyorlardı. Birde bizim üstümüze Fosten'in gayet güçlü askerleri vardı. Bu, beni gayet endişelendiriyordu. Bir bildikleri olmadan bu kadar rahatlıkla saldırırlar mıydı bilmiyordum. Bir kozları olmalıydı. Bunu Vorungath'a, yolculuğumuzun bitimine on dakika falan kaldığında ve Fosten'i uzakta görüp yavaşladığımızda danışmaya karar verdim.

Leoris: Vorungath?

Kafasını yavaşça bana doğru "Ne var?" diye sorarcasına çevirdi.

Leoris: Bu adamlar, aşağı yukarı, biraz abartıyla elli kişi. Ve ne kadar rahat kontrol edilebilir olduklarını, bir hayli güçsüz olduklarını gördük. Jezzhal yaralı ve doğru dürüst büyücüleri bile yok. Nasıl bizimle başa çıkmayı planlıyorlar? Sadece biz ikimizin olduğunu mu düşünüyorlar?

Vorungath: Hayır, tam olarak öyle değil. Açıkçası, Jezzhal artık işlerinin bittiğini biliyor olmalı. Benim düşüncem bir kozları var ancak bu koz bizi yenmeye yeterli değil. Tek istediği içimizden birini öldürmek veya yoğun hasarlar vermek. Bu koz, yasak bir büyü olabilir, veyahut, belki değişik ve akıllıca bir strateji. Eğer geri çekilirlerse ve biz onları basarsak kullanamayacakları bir kozları, bir avantajları var. Jezzhal bu noktadan sonra geri çekilemez. Hem o kadar adamını boşa yitirmiş olur, hemde o ne olduğunu bilmediğimiz avantajlarını yitirirler. Onun yerine saldıracaklar ve ufak bir umuda tutunacaklar. Amaçları daha çok olabildiğince zarar vermek.

Bu mantıklı geliyordu işte. Zaten kapana sıkışmışlardı. En azından zarar vermek istiyorlardı. Başımla onayladım. Fosten'e vardığımızda, büyük bir karmaşa hüküm sürüyordu. Pekte kaliteli olmayan ve sallanan surların arasında tahta yaylarıyla askerler duruyor, kadınlar ve çocuklar saklanıyor, tüm erkekler daha önce yaşamadıkları bir cesaretle silahlarını kuşanıyorlardı. Yozlaşmış bir topluma bakıyor gibi hissettim kendimi. Kadın ve çocuklar hiç iş yapmıyor, erkekler korksalar bile ve kılıcı bile zor kaldıracak olsa bile savaşarak kendi kendilerine bir mücadele veriyordu. Ortalıkta yoğun bir karmaşa vardı. Patikanın sonunda, bizim dışımızdaki dokuz kişiyi gördüm. 

Tek kolu olmayan Jaron bir hayli çökmüş ve moralman kötü durumda gibi gözüküyordu. Gözleri boş bakıyor, bedeni kambur duruyordu. Bir an içim kararmış olsada daha kötüleşmesine izin vermeden bakışlarımı çevirdim. Zamanla buna alışacak olmalıydı. Meçi tek eliyle kullanıyordu zaten, belki çok fazla iğne kontrol edemeyecekti ama bu sorun değildi. Toparlanması gerekirdi, hala çoğu kişiden daha iyi bir savaşçıydı.

Oraya vardığımızda, herkes bize bakıyordu.

Vyrm: Eee, ne kadar var gelmelerine? Burayı bilgilendirdik. Şimdi savaş hazırlıklarına başlıyorlar. Neler oldu?

Bir hayli süren bir diyalog oldu. Onlara neler yaşandığını, Jezzhal'ın kolunun koptuğunu, beyin kontrolüyle yarısından fazlasını öldürdüğümüzü ve onların geri çekilme eşiğine kadar geldiğinden bahsederek bir hayli zaman kaybettiklerini söyledik. Vorungath, Suikastçi'nin Sadakatine bakarak, anlattıktan sonra cümlelerini böyle sonlandırdı.

|| Kule φ Yedi Dünya ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin