[D2] φ 55 φ

300 26 5
                                    

Kelime Sayısı: 2786
Anlatan Karakter: Leoris
Irkı: İnsan
Gelişim Eldiveni Seviyesi: 8

Yolculuğumuz iki gün boyunca sürdü. Zor oldu ve bir haylı yorucuydu. Geceleri genelde hiç kimse hiçbir şey konuşmadan uyudu. Hiç kimse önemli bir yaralanma yaşamadı ki zaten yaşadığımız tek yaralanma bazen yarasa gibi olan yaratıkların tırnaklarıyla attıkları çiziklerdi. Büyü güçlerimizi iyi kullanarak ilerledik. Herkes dikkatliydi ve artık soğuğa neredeyse adapte olmuştuk. Soğuk hava tenimizi daha fazla kızartmıyor, soğuktan titremiyorduk. Geceleri elbette bizi titretecek kadar soğuklar geliyordu ama kürklere sarındığımızdan bir şey olmuyordu. Vorungath, bizim etrafımıza her gece bir Gölge Aldatmacası kurarak, dışarıdan gelecek herhangi bir şeye karşı görünür olmamızı engelliyordu. Bize böyleyken bir şey olmasının imkansız olduğunu söylemişti dolayısıyla bizde çok kafayı takmıyorduk. Herkes rahat rahat uyuyor, ateş içeriyi ısıtıyordu. Gecelerimiz dört-beş saatlik dinlenmelerden ibaret olsada, dört beş saatimizi güzel geçirip ardından dinlenmiş ve büyü güçlerimizi doldurmuş biçimde ilerlemeye devam ediyorduk. Fırtına inanılmaz derece şiddetlenmişti. Kafamızı arkamıza çevirdiğimizde, arkamızdaki dev fırtınanın ağaçları köklerinden ayırarak sağa sola fırlatışını görebiliyorduk. Hemen dibimizdeyken ilerlemiştik. İki günün sonunda, dağ kar yağışının arasından sonunda gözükmüştü. İçimi büyük bir heyecan ve mutluluk kaplamıştı. Dağın tepesine çıkarsak ne olacağını bilmiyorduk ama en azından bizi öldürme şansı çok yüksek olan bir şey olmayacaktı bu. Belki iskeletler olurdu, belkide birkaç yaratık ama en azından içimizde akan kanı bile donduracak kadar soğuk bir fırtına olmayacaktı. Hayatta kalacaktık ve bu katı geçecektik. Dağa iyice yaklaşmıştık ve yağan kar, artık iyice şiddetini arttırmıştı. En önümüzde duran Vorungath, karın içinde bata çıka saatlerdir ilerliyordu ve en sonunda durdu.

Vorungath: İşte, buradayız. En zor sınavımız başlıyor. Buraya tırmanacağız ama tırmanırken ilerlemeyeceğimiz için fırtına gelmeye devam edecek. Yükseldikçe soğuk artacak ve fırtına da yaklaşacak. İyice donacak gibi olacağız. Aynı şekilde yolun üzerinde çok fazla tuzak var. Auram bunu sezebiliyor. Ama daha kötüsü var. Şuan tam arkamızda bir yerde bir mağarada, fazla sayıda, bir hayli fazla sayıda bir iskelet ordusu bulunuyor. İki yüz kişi olmaları mümkün. Aynı şekilde dağın içindeki ufak yarıklarda da bulunuyorlar. Dağın etrafında dönerek yükselen bir patika var. Bayır zorlu olacak. Karın içinde olduğumuzdan daha da zorlu olacak. En az beş saatte zirveye varmak zorundayız. Tabii ki dinlenmeden beş saat boyunca yukarıya çıkmamız imkansıza yakın bir durum. Savaşarak ilerlemek zorundayız, arkadaki iskeletler ne zaman gelecek bilmiyorum ama gelecekleri zaman onlarla mücadele etmemiz gerekeceği kesin. Daha fazla zaman kaybedemeyiz, ilerleyelim ve yorulana kadar gidelim. Unutmayın, bir kas ağrısında yorulduğumuza karar verme şansımız yok. Her saniye önemli.

Üç-dört dakika kadar duraksadık ve konuştuk. Sadece konuştuk. Ne yapacağımızdan, neler olacağından ve neler olmayacağından. Yapabileceğimiz tek bir şey vardı. Dağ, tıpkı kıvrılarak yükselen bir krema gibi ilerliyordu ve dönerek ilerleyen bir patikaya sahipti. Normal şartlar altında doğrudan tırmanarak ilerlememiz mümkündü ama kar bu derece şiddetliyken ve durmadan yarıklarda saklı olan iskeletler çıkacağından, bu durumda tırmanarak oraya çıkmamız son derece riskli olurdu. Yürümekten daha riskli olacağı kesindi. O patikayı takip ederek, yolumuza çıkan tüm şeylerle yüzleşmek bizim yapmamız gereken şeydi. Ve yapabileceğimiz en mantıklı şeydi. Herkes hazır olduğunda bir diziliş belirlemeye karar verdik.

İki-üç dakika içerisinde herkese mantıklı gelen bir diziliş zaten belirlenmişti. En önde, Nerath, en arkada Hivi'Re olacaktı. Sağımızda ve solumuzda Ruhkan ile Vas'Broh olacaktı çünkü oyuklar sağ ve solda kalıyordu. İç kısımda, öndeki kısımda ben ve Vorungath olacaktı. Arkamızda iki kişi olarak Xer ve Sarnia olurken en arkadaki üçlü Vyrm, Dareth ve Jaron'du. Arkadan gelecek olan ordu geldiğinde ise Ruhkan ve Vas'Broh arkaya yönelecekti. Dizilişi kurmuştuk. Yola çıkmaya hazırdık. Bu, karşı karşıya kalacağımız en büyük tehlike olacaktı. Başlama vaktiydi.

|| Kule φ Yedi Dünya ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin