►Kelime Sayısı: 2880
►Anlatan Karakter: Leoris
►Irkı: İnsan
►Gelişim Eldiveni Seviyesi: 11Sabah uyandığımda, gece olanları hatırlıyordum ama bir süreliğine bileğimdeki sargıya anlamsızca baktım. Neler olduğu kafamda uyku sersemliğinin arasında silik gibiydi. Güneş doğmuş, kuşların cıvıltıları duyulur olmuştu. Dışarıdan koşuşturan çocuk sesleri geliyordu. Yatağımda doğruldum. Gece savaştığımı hatırladım. Gölge benzeri yaratıklarla ettiğimiz mücadeleyi ve onlardan çıkan notu. Bir süre boyunca Vorungath ile birlikte yolda ilerlediğimizi kesik kesik hatırlıyordum fakat ardından ne zaman vardığımızı hatırlamıyordum. Garip bir histi ama asıl hatırlamam gereken yeri hatırladığım için mutluydum. Pelerini bile düzensizce sıkıştırmış öyle yatmıştım. Uykusuzluktan ölüyor olmalıydım. Gün doğmuştu, fakat herkes uyuyor gibi gözüküyordu. Onları uyandırmam gerekiyordu. Ayağa kalktım, yere basan çıplak ayaklarım tahtaların gürültülü bir şekilde gıcırdamasına sebep oldu. Ardından ayağımı yere basar basmaz ayak bileğim bir anda acıdı ve yatağa tekrar oturdum. Bileğim sargıdayken bir kez daha kanamıştı. Ne olduğunu anlamak güçtü. Ama ayağa kalktığımda sanki keskin bir şey saplanmış gibi bir anda acımıştı. O sırada göz kapaklarımı ağırlaştıran uyku bir kere daha bastırdı ve yastığa tekrardan kafamı koydum. Artık bir kere uyanmıştım bir kere daha dalacak halim yoktu ya. Hafifçe gözlerimi biraz dinlendirmek için kapattım ve uykuya habersizce daldım.
Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordum ama çok geçmemiş olmalıydı çünkü dişlerim bile kamaşmamıştı ki sert bir yumruk kapıya vura vura çalmaya başladı. Herkes aynı anda ne olduğunu anlamadan uyandı. Kapıya en yakın tarafta olan Xer hızlıca doğrulup kapıyı açtı. Dareth içeriye koşar gibi daldı.
Dareth: Gün doğmuş bile! Geç kalacağız sanırım!
Herkes kendine gelmiş biçimdeydi. Bende doğruldum ama yere basmaya pek istekli değildim. O sırada bir şey fark ettim. Bileğim bir kere daha kanamıştı ve sargı daha da kanlı bir haldeydi. Yatakta yoktu. Ayağımı bastığımda tekrar açılmış olmalıydı. Neydi bu? Sanki bir yaradan daha fazlası gibiydi. Nerath'a göstermemde yarar vardı. O sırada, zaten Sarnia bacağımdaki sargıyı fark etmişti.
Sarnia: Leo? Bacağına ne oldu dün gece yoktu?
Bir yerden başlamam gerekiyordu. Vorungath'a baktım. Omuz silkti.
Leoris: Ah, Vorungath anlatsa daha iyi olur çünkü tam olarak açıklayamayabilirim.
Herkes kafasını Vorungath'a çevirdi.
Vorungath: Hmm...tamam, şöyle başlayabilirim sanırım. Buraya ilk geldiğimizde size bahsettiğim garip hissi hatırlıyorsunuz değil mi? Dün gece, herkes uyuduğunda bir şey uyumamı engelliyordu. Bir tempo. Camdan baktığımda, onun ne olduğunu fark ettim. Ardı ardına ilerleyen bir sürü gölgeden canavardı. Silüetti. Bize gitgide yaklaşıyorlardı. Durdurulmaları gerekiyordu ama gölgeyi fiziksel olarak yaralayamacağımızı biliyordum. O sırada aydınlık yerlerden geçince gölgenin dağılır gibi olduğunu fark ettim. Işığın altında fiziksel hasar alabiliyorlardı. Sonradan onların sadece Suikastçi'nin İçgüdüsü ile fark edilebilen büyülü gölgeler olduğunu anladım. Bu durumda sizi uyandırmanın manası yoktu. Leoris'i uyandırdım ve bir plan yapıp hallettik. Fakat bu sırada, bileğine bir pençe darbesi yedi. Dönerken yolda, bayıldı. Nerath bakmalı.
Vyrm: Xylare aşkına! Neden bize söylemediniz? Yardım edebilirdik veya bir şey yapabilirdik işte!
Vorungath: Hiç sanmıyorum. Eğer öyle bir şey olsaydı ölme ihtimaliniz çok daha yüksekti.
Vyrm: Saçmalama aramızda iki kat mesafe varken mümkün değil!
Vorungath: Jeraxfi'den daha hızlılardı. Sence Leoris'in bileğine bir darbe alması, inanılmaz hızlı olamasaydılar mümkün olur muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|| Kule φ Yedi Dünya ||
FantasyUratha İkinci adıyla, cennet. Her yıl on iki özel savaşçı, Kule'ye girmek amacıyla seçilir. Büyücüler, okçular, savaşçılar. Elfler, orklar, insanlar. Herhangi bir farklılık gözetmeksizin, Yedi Dünya Kulesine, zirveye tırmanmak için seçilirler. Dev b...