[S] φ 1 φ

1.4K 103 39
                                    

Kelime Sayısı: 2255

Anlatan Karakter: Leoris
Irkı: İnsan 

  Gün, yavaş yavaş ağrırken, çantamı sırtıma almış, yavaşça kapıdan çıkmıştım. Ailem ile dün gece vedalaşmış, onları sağ kalacağıma dair ikna etmiştim. Sağda kalacaktım. Babamdan gelen o mektubu okuduktan sonra bir karar vermiştim zaten; bu kuleye girecek ve babamın yarım bıraktığı işi tamamlayacaktım. Başarısız olmak gibi bir hakkım yoktu. Hangi sınıfa daha uyumlu olduğumu bilmiyordum, ama her gün kendi kendime dövüş sanatlarında eğitim yapmış, kendi kendime büyü gücümü yönlendirerek ateş yakmayı ve ufak çizikleri iyileştirmeyi öğrenmiştim. Ama kesinkes, en iyi yaptığım şey ses çıkarmadan ilerlemek ve gizlenmekti. Öyle hissediyordum.

Gökyüzü, kırmızımsı bir renkteydi ve sabah olacağının haberini dağıtıyordu. Kapıyı açmamla birlikte içeriye küçük bir ışık daldı. Aynadaki kendime baktım. Kahverengi kısa, dik saçlarıma ve buz ile deniz mavisi arasındaki açık mavi gözlerime baktım. Her zaman kendi kendimle göz göze gelmek ürkütmüştü beni. Ardından gözlerim, fazla kaslı olmayan zayıf vücuduma kaydı. Üzerime uzun kollu hafif kalın pamuktan bir tişört giymiştim. Askılıkta asılı olan deri ceketimi giydim. O kadar da özelliği yoktu. Düğmesi bile yoktu. Sırtımı koruması yeterliydi zaten. Altımda da normal pamuk ve kumaş karışımı kahverengi bir pantolon vardı. 

Kapıdan tam dışarıya adımımı atacakken duraksadım ve son hız küçük evimizin salonuna döndüm. Evimiz çok büyük değildi; üç odası vardı. Yatak odası, lavabo ve salon. Salon gerektiğinde mutfak görevi de görmeyi başarıyordu. Salonda duran annemle benim çekilmiş olduğumuz resmi yanıma aldım.

Öncelikle sınava giysi dışında hiçbir şey sokamıyorduk. Bu da kemerimize ihtiyacımız olan şeyleri takmamız gerektiğiydi. Silah götürmek yasaktı. Bende, silah kullanmayı o kadar bilmiyordum zaten. Biraz dövüş ve biraz büyü bilgisi dışında bir şeyim yoktu. Kemerime, ufak bir bambudan matarayla suyumu, örtüye sarılmış ufak yemeğimi ve bir İyileştirici, bir Büyü Gücü Yenileyici iksir almıştım. Onları almak içinde, eskiden aldığım kılıcımı satmıştım. Zaten sınavı geçtikten sonra istediğim silahı alabilecektim...

Yavaşça kapıdan çıktım. Dört-beş adım attıktan sonra yavaşça dönüp baktım ve gülümsedim ufak evime. Ardından koşarak, sınav alanın yapılacağı bölgeye doğru ilerlemeye başladım. Köyümüze bakıyor, gülümsüyordum koşarken. Eski zamanları hatırlıyor, içimi dolduran garip bir hisle gülümsüyordum. Tüm insanlar gözlerimin önünden geçiyordu, ve ardından babamın mektubu geldiğinde annemin gözlerinden akan yaşlar aklıma geldi, ve yumruğumu sıktım...

"Hepiniz benimle gurur duyacaksınız! Sizi yarı yolda bırakıp bir kere daha üzülmenize izin vermeyeceğim!"

Patikada hızlı hızlı ilerlerken dişlerimi sıktım.

"Önümde durmaya çalışan olursa, alt edeceğim."

Evden aldığım kadarıyla, cebimde 9 gümüş 11 bakır sikke vardı. At arabası için yeterliydi. Patikanın sonunda at arabası gözüküyordu. Henüz bir yere gitmiyordu. Bu saatlerde kimse binmezdi. Bu iyi bir şeydi. Arabanın yanına geldiğimde, arabacı bana gözlerini çevirip bakmaya başladı.

Leoris: Kule sınavlarına gireceğim. Buradan ne kadar?

Adam duraksadı. Önündeki haritaya dikkatlice baktı ve ardından kafasını bana çevirip beni baştan aşağı süzdü. 

Arabacı: Oraya gidersen, seni öldürürler.

En nihayetinde haritaya bakmıştı, ve beni götürebileceğini biliyordum. Olabildiğince soğukkanlı olmaya çalıştım ve adamın gözlerinin içine baktım.

|| Kule φ Yedi Dünya ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin