İyi okumalar...
**********
"Nefessssss!!!"
"Nefeeeessssssss!!! Bizi duyuyor musun??!!?"Şu an ne mi yapıyoruz, sevgili arkadaşımız (!) Nefes tam da kampın son günü kaybolmayı başardı ve sabahtan beri herkes onu arıyor. Biz de Ada ile ormanın içine girmiş olabileceği için oraya bakıyoruz. Ama kız yer yarıldı da içine mi girdiyse ikindi oldu hala ortalıkta yok. Biz yine de etrafa bakmaya ve onu aramaya devam ediyoruz.
Ada'yla biraz daha yürüdükten sonra ormanın derinlerine inmeye başladığımızı fark ettim. Ada da benimle aynı şeyi düşünmüş olmalı ki,
"Alesya, bence daha ileri gitmeyelim yoksa kamp yerinin nerede olduğunu kaybedeceğiz." dedi.Ben daha da ileriye gitmek istiyordum. Fakat Ada istemediği için onu da peşimden sürükleyemezdim. Bu yüzden,
"Ada, sen beni burada bekle. Ben biraz daha ileriye bakıp geleceğim." dedim.Ada bu düşünceme karşı çıkacakmış gibi görünse de ona konuşma fırsatı vermeden ilerlemeye başladım.
Biraz daha ilerlediğimde ormanın derinlerine geldiğimi gördüm. Etrafıma bakındığımda koskocaman ağaçlardan başka bir şey olmadığını gördüm.O sırada yakınlardan bir çığlık duyuldu. Böyle bir şey beklemediğim için yerimde zıpladım. Korkuyordum ve kampa dönmem gerekiyordu. Bu nedenle geldiğim yönü hatırlamaya çalışırken aklıma bir ihtimal geldi.
Ya o çığlık Nefes'ten geldiyse? Başı dertte olabilirdi ve ben onu bırakıp gidemezdim. Kesin değildi ama yine de bir bakmakta yarar vardı.
Ben bunları düşünürken bir çığlık daha yükseldi. Vakit kaybetmeden sesin geldiği tarafa doğru koşmaya başladım. Çığlık, ormanın daha da derinlerinden geliyordu.Koşmaya devam ederken sağ tarafta parlayan bir şey gördüm. İlerlemeye devam etmem gerekiyordu ama merak duygum ağır basmıştı. Sağa yönelip parlayan nesneye yaklaştım.
Bu; çok eski gibi duran, kahverengi ciltli, kalın bir kitaptı. Fakat nasıl ve neden parladığını anlayamamıştım. Zaten elime aldıktan sonra parlamayı kesmişti. Ben de kitabı çantama koyup ilerlemeye devam ettim.
**********
Yaklaşık yarım saat daha yürüdükten sonra kampa gelmiştim. İyi de bu yol nasıl kampa varmıştı ki? Çığlık kamptan mı gelmişti? Öyleyse kamptakilerin başı dertte miydi?
Ben bunlar gibi pek çok soruyla boğuşurken Ada yanıma geldi. Bu kız nereden çıkmıştı peki?
"Alesya nerelerdeydin??!!!? Seni çok merak ettik. Nefes bulundu, bu sefer sen çıktın başımıza!!!"Nasıl yani Nefes bulunmuş muydu? O zaman çığlık sesi kime aitti?
"Kızım sana diyorum!!! Duymuyor musun beni??!?"
Ada'nın sesiyle gerçek hayata döndüm ve sorularımı sıralamaya başladım:
"Nefes bulundu mu? Şu an iyi miymiş? Nerede bulmuşlar? Sen buraya nasıl döndün? Ayrıca kamptaki diğer kişiler nerede? Ada bir şey söylesene!!!""Bir susmadın ki konuşayım. Ayrıca arada nefes al Alesya. Oksijensizlikten öleceksin bir gün." diye cevap verdi gözlerini devirerek.
Ardından da,
"Nefes ile ilgili sorularını cevaplamasam olur mu? Muhtemelen benim veya Nefes'in üzerine uçacaksın çünkü." dedi.Benim sıkılmış, ısrarcı ve sinirli bakışlarımı görünce -o kadar bakışı nasıl aynı anda attığımı ben de bilmiyorum- çekinerek sorularımı cevapladı:
"Nefes akşam toplanıp vakit geçirdiğimiz yerde uyuyakalmış. Orada bulmuşlar. Ben de sen gelmeyince kamptakilere haber vermek için buraya döndüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIA
FantasyHer şey o gizemli kitabı bulmamla başladı... *********** Buradan çıkıp kaçmalıydım. Hem de hemen! Bu yüzden mağaranın çıkışına yöneldim. Fakat çıkışa yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Kafamı yavaşça mağaradan çıkarırken gördüğüm şeyle gözlerim büy...