İyi okumalar...
**********
Aras'ın dediklerine, yaptıklarına, davranışlarına, mimiklerine kısaca hiçbir şeyine inanamıyordum.
Gerçekten... Bizim arkadaşımıza ne olmuştu?
Aras, Emre ve Hande ile gittikten sonra arkadaşlarım onu boş verip bana nasıl olduğumu sormuşlardı.
Allah'tan çok bir şeyim yoktu. Ama bir de kalbime sorsanız...
Kafede olmamızın artık bir anlamı olmayınca nihayet bulunduğumuz yerden çıkıp okula döndük.
Ardından hepimiz odalarımıza dağılmıştık. Kaan ne kadar Aras'ın olduğu odaya gitmek istemese de yapacak bir şey yoktu.
Eğer oda değiştirirse veya gece başka yerde olursa -evi gibi- öğretmenler fena kızardı.
Ancak şu an tek düşünebildiğim yatağıma yatıp bunların bir rüya olmasını dileyerek uykuya dalmaktı.
İstediğimi de gerçekleştirmiştim ama ne yazık ki bugün yaşadıklarımız rüya değildi, olmamıştı, olamazdı.
**********
Bugün pazardı. Sabah hep birlikte -Aras hariç- toplanıp kahvaltı yapmıştık. Modumuzu yüksek tutmaya çalışıyor ve birbirimizin daha fazla moralini bozmamak için normal bir zamanmış gibi davranmaya çalışıyorduk ama hepimiz birbirimizin rol yaptığının farkındaydık.
Ama konuşsak da işin içinden çıkamıyorduk ki. Bu olanların mantıklı bir açıklaması yoktu.
Ancak bugün Kaan herkesten daha dalgın gözüküyordu. Aras ile aynı odada kalan oydu. Acaba tartışmışlar mıydı tekrardan?
Ben bunu düşünürken içimden geçenleri Rüya dillendirmişti.
"Kaan... İyi misin sen? Yani evet hepimiz iyi değiliz de sen bir başkasın bugün. Aras'la da aynı odada kalıyorsunuz. Sana bir şey mi dedi? Kavga mı ettiniz? Ya da başka bir şey."
Kaan Rüya'ya bakıp sıkıntılı bir nefes verdi ve başını olumsuz anlamda iki yana sallayıp konuşmaya başladı.
"Hayır... Aslında odaya gittiğimde o yoktu. Gece yurda son girme saatine yakın -on- geldi. Hiç konuşmadık. Zaten yüzüme bile bakmadı. Ama ondan değil bu tavrım. Ben... Bu sabah bir şeye şahit oldum ve... Ve hala buna inanamıyorum. Size nasıl anlatacağımı da bilmiyorum. Kafam kazan gibi şu an."
"Söyle ya kasma bu kadar. Düşündüğün gibi abartılacak bir şey değildir bence."
Kaan Kuzey'e cevaben "Sen öyle san..." diye mırıldandı.
"Eee hadi artık. Çatlatma insanı."
Ada'nın sabırsız konuşmasıyla biz de Kaan'ın diyeceklerine odaklanmıştık. Sonunda konuşmaya başlamıştı.
"Şey... Sabah yatağımda yatıyordum ben. Aras uyanmıştı o zaman ama sanırım benim uyanık olduğumu fark etmedi. Sonra telefonu çaldı. Ve biriyle konuştu. Karşı taraf ne dedi bilmiyorum. Açıkçası Aras'ın da ne dediğini tam duyamadım ama bir isim söyledi. O ismi doğru anladığıma çok eminim ve hala şoklar içerisindeyim. Yani nas-"
"Kaan sadede gel artık! Ne uzattın ya? Kimdi konuştuğu kişi? Neden şaşırdı? Konuştuğu kişinin ismi ne? Hadi ya!"
Kaan Hilal'e ters ters bakıp sonunda o ismi söyledi.
"Kemal."
Ve o an hepimizin başından aşağı kaynar sular dökülmüştü. Bu Kemal bizim bildiğimiz Kemal miydi? Umarım... Umarım değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIA
FantasyHer şey o gizemli kitabı bulmamla başladı... *********** Buradan çıkıp kaçmalıydım. Hem de hemen! Bu yüzden mağaranın çıkışına yöneldim. Fakat çıkışa yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Kafamı yavaşça mağaradan çıkarırken gördüğüm şeyle gözlerim büy...