22. Bölüm

946 75 14
                                        

İyi okumalar...

**********

Sabah gözüme gelen güneş ışıklarıyla uyandım.

Bu perdeyi kim açık unuttu?

Kafamı saate çevirdiğimde daha yedi olduğunu gördüm ve hemen kafamı yastığın içine gömdüm.

Ancak bir türlü yeniden uykuya dalamıyordum. Uyandıktan sonra bir daha uyuyamamaktan nefret ediyorum!

El mahkum yataktan kalktım ve banyoya girip rutin işlerimi hallettim.

Ardından dolabımdan kıyafetlerimi alıp üzerimi değiştirdim ve saçımı hızlıca tepeden topuz yaptım.

Sonra minik sırt çantamı alıp içine yarım kalmış kitabımı, telefonumu ve su şişemi koydum.

Kızları uyandırmamak için sessizce kapıyı açtım ve odadan çıktım.

Bahçeye çıkınca etrafa bakındım ve bir bankı gözüme kestirdim. Büyük bir ağacın altındaydı ve kitap okumak için biçilmiş kaftandı. Zaten bahçede çok az kişi vardı. Yani ses sıkıntısı olmazdı.

Zaten bu saatte hangi akıllı(!) sıcacık yatağında değil de bahçede olur ki?

Anca benim gibi bir akıllı(!).

Hemen gidip oturdum ve çantamdan kitabımı çıkardım. Buraya geldiğimden beri pek kitap okuyamamıştım. Sadece dün akşam birazcık okuyabilmiştim.

Eskiden okumadığım bir gün bile olmazdı. Çevremdekilerin deyimiyle tam bir "kitap kurdu"ydum. Fakat buraya geldiğimden beri işler değişmişti. Okumaya pek zamanım olmuyordu.

Yani bu yönden erken kalkmam iyi olmuştu.

Fakat sanırım benim yine dengesizliğim tuttu. Erken kalkmama bir seviniyorum bir üzülüyorum.

Başımı hafifçe iki yana salladım ve bu düşüncelerden kurtulup kitabımı okumaya başladım.

Yaklaşık iki saat kitap okuduktan sonra toparlanıp ayağa kalktım. Yurda girip odaya çıktım.

Bu saate kadar kızlar uyanmış olabilirdi ama ben her ihtimale karşı kapıyı sessizce açtım. İçeri girdiğimde tahmin ettiğim gibi uyanmışlardı. İrem yatağını topluyordu, Hilal ise banyodan çıkıyordu.

Çantamı çıkarıp komodinin üzerine koydum ve kızlara döndüm.

"Günaydın kızlar!"

İrem uykulu bir sesle "Sana da günaydın..." dedi.

Hilal ise "Hiç gün aydın maydın değil." dedi.

"Neden öyle diyorsun ki?"

"Çünkü bugün-"

Lafını tamamlayamadı çünkü telefonu çalmaya başladı. Telefonunu cebinden çıkarıp açtı.

İrem de benim gibi Hilal'e bakıyordu.

"Efendim Rüya?"

"..."

"Tamam geliyoruz biz de."

Telefonu kapatıp bize döndü. "Bizimkiler yemekhaneye gidiyorlarmış kahvaltı etmeye, hadi çıkalım biz de. Zaten kurt gibi açım. Cumartesi günleri ayrı bir aç oluyorum."

Biz de onu onayladık ve hep beraber odadan çıktık.

**********

Bizim grup hep beraber bahçede toplanmış sohbet ediyorduk. Ama benim dikkatimi çeken bir şeyler vardı.

ARIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin