İyi okumalar...
**********
"Hadi, hadi. Çabuk olun kızlar. Kimse görmeden çıkalım şuradan artık."
En önden hızlı hızlı yürüyen, kafasına eşofman üstünün kapüşonunu geçirmiş ve bir ajan edasıyla ilerleyen arkadaşıma gözlerimi devirdim.
Diğerlerine göre arkada kalmış Ada ve benden bahsediyordu.
"Kaan. Sakin ol biraz. Sen böyle davrandıkça insanlar sana daha çok bakıyor doğal olarak. Banka soymaya gitmiyoruz, alt tarafı benim evime gidip ortalığı bir kontrol edeceğiz."
Evet, işte yapmaya çalıştığımız şey tam olarak buydu. Evime gidiyorduk. Belki bir şeyler bulabiliriz diye.
Çok basit bir şeymiş gibi konuşuyorduk ama işin aslı öyle değildi gerçekte. Bu çok riskli bir şeydi. Aileme bunları yapan, bizi arayıp tehdit eden insanlar pek tabii o eve giden bizleri de kıskıvrak yakalayabilirlerdi.
Ama bunu akıl edemeyecek olduğumuzdan ya da cesaret hapı falan içtiğimiz için gitmiyorduk o eve, evime.
Ben Alesya Özdinç; canımdan bir parça olan annem, babam ve ablam o ne idiği belirsiz insanların elindeyken ve başlarına her türlü şey gelebilecekken öylece odamda oturup geri gelmelerini ya da o insanların(!) merhamete gelip onları serbest bırakmasını bekleyemezdim. Bir kere yapıma tersti.
O verdikleri ipucundan da bir şey çıkaramıyordum hiçbir şekilde. Dün gece beynim çatlayacak gibi olana kadar düşünsem de faydası yoktu.
Onları bulmama giden diğer yol ise kendimi feda edip ailemle takas edilmeyi kabul etmemdi.
Açık konuşayım, onlar için bu fedakarlığı yapmaya dünden hazırdım. Her türlü şeyi yapabilirdim. Yeter ki onlara bir zarar gelmesin, güvende olsunlardı. Onlar için canımı bile verebilirdim çünkü kim ailesinin güvende olması için bunu yapmazdı ki?
Ama şöyle de bir gerçek vardı ki: O adamlara asla güvenemeyeceğimi biliyordum.
Sırf bana ulaşmak için ailemi kaçırmak gibi insanlık dışı bir şeyi yapan şahısların beni aldıktan sonra aileme veya çevremdeki herhangi birisine bir şey yapmayacaklarının garantisi yoktu. Verdikleri izlenimlere dayanarak bunu rahatça söyleyebilirdim. Böyle bir şey olması da durumu daha da çıkmaza sokmaktan başka işe yaramazdı.
Polise de gidemezdik. Ne diyecektim ki hem onlara? "Memur Bey, biz Aria Güçler Akademisi diye bir okulda okuyoruz ve bizim özel güçlerimiz var. Elementlere hükmedebiliyoruz. Hatta Aria ve koruyucu diye şeyler var. Ben ve arkadaşlarım da onlarız ve normalde elemente hükmedenlere göre daha güçlüyüz. Bu yüzden beni yakalamak isteyen adamlar var. Bunun için de benim ailemi kaçırdılar ama nerede olduklarını bilmiyoruz. Lütfen bize yardım edin." mi?
Yani kısacası durum buyken onlara kendi isteğimle teslim olmak aptallık olurdu.
Madem iki seçenek de işe yaramıyordu, ben de kendime yeni seçenekler yaratırdım.
Evime gidecek ve herhangi bir ipucu, iz ya da işime yarayacak her ne varsa arayacaktım. Pardon, arayacaktık. Çünkü çok sevgili arkadaşlarım beni oraya yalnız göndermeyeceklerini söyleyerek peşime takılmışlardı. Onlara bu işin çok riskli olduğunu, başlarına bir şey gelmesini istemediğimi kaç kez söylemiştim ama dinleyen kim?
Evet, riskliydi. O adamlar ailemi kaçırdıkları evde bizi de kolayca yakalayabilirlerdi. Ama ben bu riski onlar için alabilirdim. Arkadaşlarım içinse elimden endişe etmekten veya dua etmekten başka bir şey gelmiyordu. Tüm o "Gelmeyin." diye yalvarmalarım boşa gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIA
FantasyHer şey o gizemli kitabı bulmamla başladı... *********** Buradan çıkıp kaçmalıydım. Hem de hemen! Bu yüzden mağaranın çıkışına yöneldim. Fakat çıkışa yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Kafamı yavaşça mağaradan çıkarırken gördüğüm şeyle gözlerim büy...