İyi okumalar...
**********
"Sanırım gözlerim bozuldu benim. Ama kulaklarımın da yanlış duyması gerek o zaman. Bana bir şeyler oluyor arkadaşlar."
Ada elleriyle gözlerini ovuşturup tekrar açtı gözlerini. Ama boşuna uğraşıyordu. Çünkü gördüklerimiz gerçekti.
"Zeynep, gözlerin de kulakların da turp gibi maşallah. Sorun sende değil, sanırım Aras'ta."
Kuzey ilk şoku atlatmış bir şekilde gerçekleri hepimizin yüzüne vurdu.
Sonunda öküzün trene baktığı gibi Aras'ın ve Emre'nin çıktığı kapıya bakmayı bırakıp önümüze döndük. Tabii ki Emre ile bozuşmasını, tartışmasını ya da kavga etmesini hiçbirimiz istemezdik. Ama bütün yaptıklarından sonra ona böyle normal davranması... Haydi bizi geçtim Aras'tan bahsediyorduk. Bizim Aras'tan. Gerçi şu an ne kadar bizim bildiğimiz Aras'tı tartışılırdı.
"Bunun başına kaya falan düşmüş olmasın? Hani taş diyecektim de taş bu kadar etki bırakamaz, Aras'ın Emre ile böyle olması için en az bir kaya gerek."
"Aynen Kaan. Hem de en ağırlarından."
İrem doğru diyordu. Bizimkiler şaşkınlıklarını daha da dile getirirlerken ben ise dudaklarımı kemirip stresle bekliyordum. Belki de az önceki fırtına öncesi sessizlikti. Aras ve Emre her an kapıdan içeri kavga ederek girebilirlerdi.
Derken düşündüğüm gibi olmadı. Kapıdan içeri ikisi birlikte girdi, evet. Ama suratlarında tartıştıklarına dair bir işaret görmeyi bırakın, sohbet ediyor bile sayılabilirlerdi. Gerçi yüzleri ifadesizdi ama...
Aras bizim oturduğumuz masaya doğru yaklaşırken Emre de muhtemelen bir şeyler almak için kantinci ablanın yanına gitti.
Aras gelip sandalyesine oturduğunda hepimiz bakışlarımızı üstüne dikmiş, gözlerimizi kısmış anlatmasını bekliyorduk.
O ise gayet -fazlasıyla- umursamaz bir ifadeyle "Niye öyle bakıyorsunuz? Hem ne konuşuyordunuz? Ben gelince birden sustunuz. Devam etsenize." dedi. Ardından önündeki içeceğini eline alıp içmeye devam etti.
Allah aşkına bu çocuğun içeceklerle derdi neydi!?
Hayır iç, sen hobi olarak yine iç onu ama şu an konumuz bu mu?
Tamam, sakinim. İtiraf ediyorum gerçekten çok sinirlenmiştim. Sorun Emre ile konuşması falan değildi. Sorun garip davranmasıydı.
Ve muhtemelen şu an düşüncelerimi, düşüncelerimizi okuyordu. Olan bitenden haberdar olmasına rağmen bilmezden gelmesi ayrı bir konuydu.
Sakin ol Alesya... Aras her zaman gıcık biriydi. Şimdi level atlamış sadece. Bu gayet normal...
"Gıcık falan değilim. Siz çok büyütüyorsunuz."
Diğerleri bu dediğine anlam vereyip şaşkın ördek misali baksalar da ben tabii ki sessiz kalmadım.
"Az at Arascığım, tabii ki gıcıksın ama şu an konumuz bu değil. İyi misin sen?"
Sonunda umursamazlığı birazcık bırakıp oturduğu yerde dikleşti. Kollarını masaya yaslayıp doğrudan gözlerime baktı. Ben "Sonunda!" diyip rahat bir nefes alacakken çarpık bir şekilde gülümseyerek "Çok iyiyim Alesyacığım. Sen nasılsın?" dedi.
Demez olaydı.
Sinirle yutkundum. Bakışlarımı karşımda oturan İrem'e çevirdiğimde ne demek istediğimi anlamış olacak ki Aras'a döndü ve hepimizin aklındakileri dile getirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/154029116-288-k522732.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIA
FantasyHer şey o gizemli kitabı bulmamla başladı... *********** Buradan çıkıp kaçmalıydım. Hem de hemen! Bu yüzden mağaranın çıkışına yöneldim. Fakat çıkışa yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Kafamı yavaşça mağaradan çıkarırken gördüğüm şeyle gözlerim büy...