İyi okumalar...
**********
Bileklerime şok olmuş bir biçimde bakıyordum.
Bu da ne böyle?
Bakışlarımı odadakilere çevirdiğimde hepsinin benden farkı olmadığını gördüm.
Ne olduğunu soracak olursanız da durum şu: Bileklerimde ne idiği belirsiz leke gibi dağınık duran bir şey var.
Hemen Emir ve Bahar hocaya döndüm ve "Hocam bu nedir böyle? Nasıl oldu bu?" dedim.
Bahar hoca bana cevap verdi:
"İnan, ne olduğunu biz de bilmiyoruz Alesya. Buraya geldiğinde bileklerin kıpkırmızıydı ama böyle bir şey yoktu."Ben de sadece kafamı sallayarak bakışlarımı tekrardan bileğime çevirdim.
Cidden neler olduğunu anlayamıyordum. Simge desem değil, yanık gibi bir şey desem değil. Ne olduğu belirsiz bir şey.
Hadi tamam böyle bir şey olmuş, anlıyorum. Ama neden 10 Eylül? Neden başka bir gün değil de herkesin güçlerini kullanamadığı gün?
"Alesya da uyandığına göre şu olayı baştan, düzgünce tekrar anlatın. O arada telaştan olanları pek detaylı öğrenemedik. Sakin kafayla konuşalım bir de."
Emir hocanın dediğine herkes onay verdi. Böylece ilk sözü Ada aldı.
"Hocam şimdi biz bahçede birlikte oturuyorduk, sohbet falan ediyorduk. Ancak hepimiz bitkin ve halsiz gibiydik. Bu da Alesya'nın dikkatini çekmiş. Bu yüzden işte neden böyle olduğumuzu sordu.
Bunun nedenini Rüzgar ile ben de bilmiyorduk. Diğerleri ise bugün 10 Eylül olduğunu ve her yıl bugün güçleri olanların onları kullanamadığını söylediler.
Alesya da kendini bitkin hissetmediğini, aksine çok enerjik olduğunu söyledi. Ardından da ne olduğunu anlamadık ama başını tutmaya başladı.
Orasını bence o anlatsa daha iyi olur."
Ada'dan sözü devraldım ve anlatmaya başladım.
"Sonrasında başıma korkunç bir ağrı girdi. Bu arada bizimkiler bana endişeli bir şekilde bakıyorlardı.
Hatta bir ara bir şeyler söylemişlerdi ama ne dediklerini anlayacak durumda değildim.
Bu arada ben de kafamı ellerim arasına alıp baskı uygulamaya başladım. Ayrıca oturduğum bankta bir ileri bir geri sallanıyordum.
Başım o kadar çok ağrıyordu ki bu ağrının durması için kafamı yerinden koparmayı bile düşünmüştüm.
Sanki binlerce iğne başıma saplanmış gibiydi. Ve her geçen saniye bu acı dayanılmaz bir hal alıyordu.
O arada Ada'nın yanıma oturduğunu ve bir şeyler dediğini hatırlıyorum ama başım o kadar zonkluyordu ki sesi uzak diyarlardan geliyordu. Yani ne dediğini anlayamıyordum.
Ayrıca yeni fark ediyordum ki bütün vücudum titriyordu ve uyuşuyordu. Daha önce de buna benzer şeyler yaşamıştım ama bu çok farklıydı.
Daha önceleri bu kadar şiddetli bir baş ağrısı yaşadığımı hatırlamıyorum. Güçlerimi ilk kullanmaya başladığım zamankinin on katı falandı yani.
Kafamın içinde sanki kaos var gibiydi ve bütün vücudum bu kaosun etkisi altında kalmıştı.
Ayrıca neden yaptığımı bilmediğim bir şekilde saçlarımı çekiyordum ve biraz daha zorlarsam saçlarım kökünden yolunacaktı. Bununla birlikte gözlerimden yaşlar süzülüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIA
FantasiHer şey o gizemli kitabı bulmamla başladı... *********** Buradan çıkıp kaçmalıydım. Hem de hemen! Bu yüzden mağaranın çıkışına yöneldim. Fakat çıkışa yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Kafamı yavaşça mağaradan çıkarırken gördüğüm şeyle gözlerim büy...