13. Bölüm

1.1K 91 8
                                        

Multimedya: taç simgesi.

İyi okumalar...

**********

Aras kapıyı tıklattıktan sonra içeriden "Gel." sesinin duyulmasıyla birlikte içeri girdik.

Emir hoca bize meraklı gözlerle bakarken aynı zamanda, "Bir şey mi oldu çocuklar?" dedi.

Bunun üzerine Rüzgar konuşmaya başladı:
"Sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyoruz. Önemli bir şey."

Emir hoca da kafasını salladı ve "Peki, konuşun bakalım. Umarım kötü bir durum yoktur." dedi.

Ben de söze karıştım:
"Aslına bakarsanız kötü olup olmadığını bilmiyoruz. Bu konu hakkında bir bilginiz veya düşünceniz varsa sizden öğreneceğiz."

"Tamam o zaman. Konuyu anlatın da yardımcı olabileyim."

Emir hoca böyle dedikten sonra İrem olayları anlatmaya başladı:
"Dün akşam Rüya bizim odamıza gelip Ada'nın kötü olduğu söylemişti. O öyle diyince Ada'ya ne olduğuna bakmak için hepimiz odalarına gittik. İçeriye girince Ada'ya ne olduğunu sorduk. O da bileklerinin acıdığını söyledik. Biz de bunun üzerine bileklerine baktık. Orada silik, işaret gibi bir şey vardı ve etrafı kızarıktı. Canı çok yanıyor gibi gözüküyordu. Sonrasında..."

İrem durakladığı sırada bana bakmıştı. Herhalde iyileştirme işini söyleyip söylemeyeceğini bilememişti.

O böyle yapınca "Sonrasında Ada'yı canı yanarken görmeye gönlüm el vermedi. Düşünce okuma gücüm olduğuna göre belki iyileştirme gücüm de olabilir diye şansımı denedim ve Ada'nın acısının azalmasını sağladım. İşe yaradı yani." dedim.

Bunun üzerine Emir hoca kaşlarını kaldırdı ve sadece "Hımmm..." demekle yetindi.

Ardından Hilal devam etti:
"Acısı azalınca da odalarımıza döndük. Sonra bugün öğle arasında kızlarla sohbet ediyorduk. O sırada Hakan Rüya'yı aradı ve Kuzey'in iyi olmadığını söyledi. Şu anki halinden de anlaşılıyor zaten. Neyse, biz de onların odasına gittik. Oraya varınca Kuzey de Ada gibi bileklerinin acıdığını söyledi. Ayrıca onunkilerde de silik bir işaret ve etrafında kızarıklık vardı. Alesya onun da acısını azaltmayı denedi ama bu sefer işe yaramadı. Ayrıca Ada'nın bileklerindeki işaret belirginleşmeye başlamıştı. Biz de bunun tesadüf olamayacağını, tuhaf olduğunu düşündük ve size geldik."

Hilal konuşmasını bitirince Aras söze karıştı:
"Bir de Alesya öğle arası uyuyakalmış ve değişik bir rüya görmüş. İsterseniz size kendisi anlatsın."

Emir hoca kafasını sallayınca ben de konuşmaya başladım:
"Rüyamın ilk başında bedenim benim kontrolümde değildi. Sanki başka birisi hareket ettiriyormuş gibiydi.

Koşuyordum... Uçsuz bucaksız bir ormanın içindeydim. Derken önüme büyük bir kaya çıktı ve oraya ilerlemeye başladım. Meğersem orada geçit gibi bir şey varmış. Ben de oraya girdim.

Biraz daha gittiğimde bir ışık gördüm ve oraya kadar ilerledim. Bu bir kapıymış. Işık da meşalelerden geliyormuş. Kapıyı incelediğimdeyse üzerinde semboller olduğunu gördüm.

Büyük bir taç işaretinin etrafında ateş, hava, su, toprak, kan, ay, güneş sembolleri ve anlayamadığım iki tane daha simge vardı.

Onların elementleri temsil ettiğini düşünüyordum.

Sonra bedenimin kontrolünü tekrar bana geçtiğini hissettim.

Ardından ellerimi taç simgesinin üzerine yerleştirdim. Bunu yapmamla bileklerim parlamaya başladı.

ARIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin