İyi okumalar...
**********
Adamın zihninden çıkıp dış dünyaya geri döndüğümüzde Aras ile birlikte gördüklerimizi anlattık.
Ailemin bir restoranın deposunda tutulduğunu biliyordum. Ama hangi restorandı... İşte onu bilmiyorum.
Rüzgar ve Ada'nın da aklına belli bir yer gelmeyince iki veya üç gün sonra gidip benim evimin yakınındaki yerlere bakmaya karar verdik.
Birkaç gün sonrayı düşünmüştük çünkü bugün zaten bitmişti. Bazılarımız da yaralandığı için biraz beklemenin daha mantıklı olduğuna karar vermiştik.
Böylece artık geç olduğu için hepimiz odalarımıza dağıldık.
Bugün gerçekten çok aksiyonlu geçmişti. Ve ben çok yorulmuştum. Ama mutluydum, içimden bir ses ailemi bulmaya çok yaklaştığımızı söylüyordu.
**********
Ertesi gün sabah normal bir saatte ve normal bir şekilde uyandım. Biraz sonra Hilal ve İrem de normal bir şekilde kalktığında birlikte okul için hazırlanmaya başladık.
Hazırlanırken İrem'in kendini çok zorlamaması için ona yardım etmiştik. Bugün daha iyiydi ama bir ara onu iyileştirmeyi denesem fena olmayacaktı.
Birlikte odadan çıktığımızda aşağı inip yurttan ayrıldık ve doğruca karşı binadaki yemekhaneye gittik.
Bir güzel kahvaltımızı yaptıktan sonra da oradan ayrılıp sınıfa geldik. Dersin başlamasına 10 dakika vardı.
Diğerleri de gelmişti. Hilal ve İrem birlikte boş bir sıraya geçerken ben de yanı boş olan Aras'ın yanına oturdum.
İlk dersimiz tarihti. Kitabımı çıkarıp konumuza göz atmaya başladım. Ancak Aras'ın sesiyle başımı kitaptan kaldırıp ona çevirdim.
"Günaydın. İnsan bir selam verir. Oturduğun gibi kitaba gömüldün."
Ben de gülüp "Pardon ya, günaydın sana da. Bu aralar derslerle çok ilgilenemediğim için biraz kendimi kaptırdım sanırım sabah sabah." diye cevap verdim.
O da "Kafana takma bu kadar. Hem derslerle ilgilenmemiş halin buysa öbür türlüsünü hayal dahi edemiyorum. Zaten yaşadığımız şeyleri düşünecek olursak derslere ağırlık verememen de oldukça normal bir şey." dedi.
Ben de başımı sallayıp onu onayladım. Ardından öğretmen geldiği için konuşmamızı bitirdik ve ikimiz de dersi dinlemeye başladık.
Ders bittiğinde erkekler öğle arasında futbol oynamaya karar vermiş, onu tartışıyorlardı. Ben de karşıdaki sırada toplanmış kızların yanına gidecekken yanıma gelen kişiyle durdum ve bakışlarımı ona yönelttim.
Gelen Emre'ydi. Hani müzik yarışmasında tanıştığım ama Arasların ters davranıp hemen yanımızdan uzaklaştırdığı çocuk.
Bizimkiler buraya bakarken geçen seferki gibi Aras yine gerilmişti. O sırada Emre konuşmaya başladı:
"Merhaba Alesya. Müzik yarışmasında tanışmıştık, hatırladın mı beni?""Tabii ki de hatırladım. Öyle olmasa bile aynı sınıfta olduğum kişiyi bileyim bir zahmet."
Bu dediğime güldü ve sorusunu sordu:
"Şey... Senin matematiğin nasıl? Gerçi 9'u atlayabildiğine göre iyi bir düzeyde biliyorsundur muhtemelen ama."Ben de başımı sallayıp "Evet matematiğim iyidir ve çok severim zaten. Ne oldu ki?" diye cevap verdim.
"Aslında... Benim matematikle ilgili biraz sıkıntım var. Hatta biraz değil bayağı. Eğer senin içinde uygunsa bana ders anlatıp anlatamayacağını soracaktım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIA
FantasíaHer şey o gizemli kitabı bulmamla başladı... *********** Buradan çıkıp kaçmalıydım. Hem de hemen! Bu yüzden mağaranın çıkışına yöneldim. Fakat çıkışa yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Kafamı yavaşça mağaradan çıkarırken gördüğüm şeyle gözlerim büy...