12. Bölüm

1.1K 83 3
                                        

İyi okumalar...

**********

Koşuyordum... Soğuk rüzgar tenimi yalayıp geçerken nefes almam gittikçe zorlaşıyordu. Durup soluklanmak istiyordum ama bedenim benden bağımsız hareket ediyordu.

Aynı zamanda korkuyordum da.

Zifiri karanlıkta seçebildiğim tek şey göğe doğru uzanan ve sonu gelmeyecekmiş gibi görünen ağaçlardı.

Nereye gittiğimi bilmeden koşmaya devam ederken gözlerim iki, üç metre ilerideki kayaya takıldı.

Bedenim ise benden bağımsız bir şekilde o kayaya doğru ilerliyordu.

Kayanın önüne geldiğimdeyse geçide benzer bir şeyle karşılaştım ve kendimi bu geçitten geçerken buldum.

Karanlık geçitte giderken ileride bir ışık gördüm. Yaklaştıkça bunun bir kapı olduğunu anladım.

Işık ise kapının yanındaki meşalelerden geliyordu.

Bu sırada bedenimin kontrolünün tekrar bana geçtiğini hissettim.

Bakışlarımı meşalelerden kapıya çevirdiğimde üzerindeki simgeler dikkatimi çekti.

Ortadaki büyük taç simgesinin etrafında dokuz tane daha sembol vardı.

Hepsini tek tek incelediğimde;
ateş, hava, su, toprak, kan, ay, güneş sembollerini ve bunlar dışında iki tane daha anlam veremediğim simgeyi gördüm.

Sanırım bunların her biri elementleri temsil ediyordu.

Ancak o iki sembolle taç işaretinin ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Yine de taç simgesiyle su damlası bana çok tanıdık geliyordu.

Ellerimi taç simgesinin üzerine koyduğumda ise bileklerim parlamaya başladı.

Tedirginlikle ellerimi çektim. Bileklerime baktığımda, orada da taç simgesi olduğunu gördüm.

Ancak yaklaşık bir dakika sonra yok olmuşlardı.

Ben hala bu olayın şaşkınlığını atamamışken önümdeki kapının açıldığını fark ettim ve içeri girdim.

Dikkatimi ilk çeken şey karşıdaki büyük masanın üzerinde duran ve bana oldukça tanıdık gelen kitaptı.

Oraya doğru ilerlerken aynı zamanda bulunduğum yeri inceliyordum.

Burası küçük bir kütüphaneyi andırıyordu. Duvarlarda pek çok raf ve kitap vardı.

Fakat kitapların çoğu eskimiş, yıpranmış ve tozluydu.

Etrafı incelemeyi bırakıp masanın yanına vardığımda ise kitabı elime aldım.

Tuhaf bir şekilde kapıda gördüğüm taç işaretinin aynısı kitabın kapağında da vardı.

Açmaya çalıştığımda açılmamıştı.
Ben de kitabın arkasını çevirdim ve elimi hafifçe üzerinde gezdirdim.

O sırada kitap kapağında parlama oldu ve bir yazı belirdi.

"İgnis, tempestatibus, aqua, terra, spiritus, sanguis, sol, mensis, habebat. Kitabı açmak istiyorsan bunları bulmalısın Aria."

Tam yazıyı okuduğum sırada...

"Kızım senin bu arkadaşının da ne ağır uykusu varmış! Bütün bu konuşmalara rağmen uyanmamayı başardı. Tebrik etmek lazım." diye bir ses duydum ve irkilerek uyandım.

ARIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin