İyi okumalar...**********
Hepimizin meraklı bakışları kapağı yavaşça açılan kitaptaydı. Sanki bir saniye gözlerimizi başka yere çevirsek çok önemli bir şey kaçıracakmışız gibi dikkatle kitaba bakıyorduk.
"O kadar dikkatli bakıyorsan diğerlerinin durumunu nasıl görüyorsun?" diye soracak olursanız eğer... Sadece tahmin.
Tabii kimseden çıt çıkmaması da bu tahminimi kanıtlar nitelikte.
Kitaba dönecek olursak son zamanlarda çok sık karşılaştığım bir manzara vardı karşımda. Kitap açılırken hafifçe parlıyordu. Ama parladığı zar zor farkediliyordu.
Neredeyse alışmıştım artık şu parlama olaylarına. Ama yine de bu durum kafamın içindeki binlerce soru işaretinden biriydi.
Sonunda kitabın kapağı tamamen açıldığında gördüğüm şeyle gözlerimi kocaman açtım.
Diğerlerine döndüğümde onların da şaşkın şaşkın birbirlerine baktıklarını gördüm.
Şaşkınlığını ilk atan Emir hoca oldu. Hemen harekete geçerek kitabın sayfalarını çevirmeye başladı.
Tabii, sonuçta tek bir sayfasından hiçbir şey anlayamaz veya bir sonuç çıkaramazdık.
Bütün sayfaları çevirip sonunda kitabın son sayfasına geldiğinde şaşkınlığım doruk noktadaydı. Nefes almak dışında bütün insani faaliyetlerimi kaybetmiş gibi oturuyordum.
Hoş, ayakta olsaydım da gördüklerimden sonra yere çökerdim ya...
Beynim gördüklerimi -daha doğrusu göremediklerimi- algılamakta zorluk çekiyordu.
O kadar şaşkındım ki...
Bu... Nasıl olur?
Kitabın tüm sayfaları bomboştu!
Kimseden ses çıkmazken Emir hoca kitabın her sayfasını hatta her köşesini defalarca inceledi. Ancak sonuç aynıydı.
Bu kitapta olabilecek o kadar saçma şeyler gelmişti ki aklıma. Ama boş olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti.
Biz bunca zaman yalnızca bomboş, sayfalarında tek bir nokta bile olmayan bir defter için mi bu kadar çabalamıştık?!
Peki ya o rüya, parlamalar... Onlar neydi o zaman?
"B-bu kitap... Bomboş ama."
Hilal şaşkınlıktan zar zor konuşurken ben, kelimeleri toparlayıp cümle bile kuramıyordum.
"Neden hiçbir şey yok bu kitapta?"
Kaan düşüncelerimi sese dökerken hepimiz bakışlarımızı Emir hocaya çevirmiştik. Umarım onun mantıklı bir açıklaması vardır.
Emir hoca kitaptan başını kaldırıp bize baktığında en az bizim kadar şaşkın olan bakışlarını gördüm.
Bakışları benim içimdeki tüm umut kırıntılarını yok ederken konuştu:
"Çocuklar... İnanın ben de çok şaşkınım. Bu kitabın dolu olması gerekirdi. Neden böyle hiçbir fikrim yok."
"Acaba bir şeyleri yanlış mı yaptık?"
"Hayır. Her şey olması gerektiği gibiydi. Dokuzunuz da birer element koruyucususunuz bu kesin. Bileklerinizdeki simgeler de bunun en büyük kanıtı. Güçlerinizi birleştirmenizde de hiçbir problem yoktu. Yani yanlış olan bir şey yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIA
FantasyHer şey o gizemli kitabı bulmamla başladı... *********** Buradan çıkıp kaçmalıydım. Hem de hemen! Bu yüzden mağaranın çıkışına yöneldim. Fakat çıkışa yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Kafamı yavaşça mağaradan çıkarırken gördüğüm şeyle gözlerim büy...