İyi okumalar...
**********
Öylece ne yapacağımı bilmeden dikiliyordum. Ayrıca bir yandan da öksürüyordum.
Diğerlerinin durumu ise benden çok daha beterdi. Ada, Hilal ve İrem çoktan yere çökmüştü bile.
O gaz neydi ve nerden gelmişti bilmiyordum ama bunun bir tuzak olduğunu hissediyordum.
Öksürüklerim nefes almamı zorlaştırıyordu ve başım dönmeye başlamıştı. Ayakta durmakta zorlandığım için hemen yanımdaki duvara tutundum.
Kaan "N-ne oluyor yaa? Allah'ım ö-ölmek -öhhö- için çok gencim." diye söyleniyordu ama öksürüklerinin ve bitkin düşmesinin etkisiyle susması uzun sürmedi.
Ada ve Hilal'e tekrar baktığımda durumlarının çok kötü olduğunu gördüm. Bayılmak üzereydiler.
Kendimi zorlayarak onlara doğru bir adım attım.
"Ada, -öhhö- H-hilal iyi -öhhö- mi-misiniz?"
Ada "N-nefes a-alamıyorum." diye kısık sesle konuştuğunda kalbim korkuyla çarpmaya başladı.
Nefes alamadığımı da göz önünde bulundurursak bu hiç de iyi bir şey değildi. Hemen buradan çıkmalıydık. Ama nasıl?
Diğerlerine baktığımda Kaan da yere çökmüş öksürüyordu. Bakışlarımı Aras'a çevirdiğimde göz göze geldik. Onu ilk defa bu kadar bitkin görüyordum.
"Bu-burdan çıkmalıyız. -Öhhö- hemen!" dedi.
Bunu ben de biliyordum. Ama sorun şuydu ki nasıl çıkacağımızı bilmiyordum.
"Nasıl?" diye sordum.
Aras bakışlarını benden çekip cevap vermediğinde onun da bu sorunun cevabını bilmediğini anladım.
Görünüşe göre aralarında en iyi durumda olan bendim. Ancak bunun nedenini sonra düşünmeye karar verdim.
Diğerlerine göre iyi durumda olmama normalde sevinmem gerekirken benim tek hissettiğim korkuydu.
Sonuçta -her ne kadar bazıları yeni de olsa- onlar benim arkadaşlarımdı.
Belki zor da olsa yürüyerek buradan çıkabilirdim ama onları bırakamazdım.
Off! Allah'ım ne yapacağım şimdi ben?
Ben kara kara buradan nasıl kurtulabileceğimizi düşünürken -aynı zamanda öksürürken- garip bir şey fark ettim.
Mağaranın içine salınan ve bizi bu hale getiren gaz azalmaya başlamıştı.
Bunu nereden anladığımı soracak olursanız eğer, bu gazın garip bir kokusu vardı ve hafif de olsa görünüyordu. Kokusu neredeyse yok olmuştu ve görünmüyordu.
Fakat tabii ki bu bize hiçbir fayda sağlamadı. Zaten soluyacağımız kadar solumuştuk.
Derken mağaranın girişinden bu tarafa doğru gelen üç silüet gördüm.
İlk önce başımın dönmesi yüzünden yanlış gördüğümü düşünüp gözlerimi kırpıştırdım. Ancak silüetlerin kaybolmak yerine daha da yaklaştığını görünce içimi bir umut kapladı.
Eğer gelen kişiler bize yardım ederse buradan kurtulabilirdik!
Yaşadığım mutlulukla gözlerimi kısıp gelen kişilerin kim olduklarını anlamaya çalıştım.
Mağara biraz karanlık olduğu için tam seçemiyordum ama biri kız, ikisi erkekti.
İyice yaklaşıp da yüzlerini gördüğümde bizim yaşlarımızda olduklarını anladım ama onları ilk kez görüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIA
FantasyHer şey o gizemli kitabı bulmamla başladı... *********** Buradan çıkıp kaçmalıydım. Hem de hemen! Bu yüzden mağaranın çıkışına yöneldim. Fakat çıkışa yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Kafamı yavaşça mağaradan çıkarırken gördüğüm şeyle gözlerim büy...