İyi okumalar...
**********
Hala adamların bize doğrulttuğu silahlarla bakışırken kafamda bir plan kurmaya çalışıyordum.
Sanırım ilk iş silahlardan kurtulmalıydık. Zaten özel güçleri varsa bizim iki katımız kişilerle baş etmek zor olacaktı.
Bunu düşünürken Aras ile göz göze geldik. Sanırım o da ne yapacağımızı anlamıştı. Birbirimize karşı sırıttık ve sonra adamlara dönüp silahlara odaklandık.
Telekinezi gücünü kullanarak silahları hepsini parçalara ayırıp kullanılamaz hale getirdik.
Adamlar şaşkınca ellerinde artık bir işe yaramayacak olan silah parçalarına bakarken bizimle konuşan mavi gözlü kişi sinirle nefesini dışarı verdi.
Ardından adamlarına işaret verdi hepsi üzerimize gelmeye başladı.
Anlaşılan derslerde öğrendiklerimizi uygulama zamanı...
Biz de saldırı pozisyonu alıp onları beklemeye başladık. Mavi gözlü adam arkada olacakları izlerken herkesin üzerine birer kişi bana ise iki kişi geliyordu.
Where is the justice!??!
Herkes önündeki kişiyle boğuşmaya başlarken ben de başımı karşımdaki iki kişiye çevirdim.
Önce benim atak yapmamı beklediklerinden olsa gerek bir şey yapmıyorlardı. Ancak ben de ilk hamlenin onlardan gelmesini bekliyordum. Ayrıca güçleri olup olmadığını öğrenmem ve emin olmam gerekiyordu.
Nihayet dayanamayıp biri bana karşı atağa geçti ve bir yumruk savurdu. Ben de onu hemen savuşturup bu arada üzerime gelen diğer adamın karnına tekme attım.
Biraz sersemleyip iki adım geri gitti ama hemen silkelenip tekrar üzerime gelmeye başladı.
Bu kadar iri ve güçlü olmak zorunda değildiniz.
Ben de ona bakıp hamlesini bekledim. Bu arada arkamdaki adamın da yaklaştığını hissedebiliyordum.
Önümdeki kişi bana art arda üç kez yumruk savurdu. Ben de hepsinden hızlıca kaçarak kurtuldum. Ardından karnına sert bir yumruk geçirdim. Arkamdaki şahısa da ayağımla çelme taktım ve yere düşürdüm. Ayağa kalkmak için hareketlendiğinde de yüzüne bir yumruk geçirdim.
Böylece yere serildi ama ben kalkamayacağından emin olmak için güçlerimi kullanıp onu bayılttım.
Artık önümdeki kişiye yoğunlaşabilirdim. Anladığım kadarıyla bunların güçleri yoktu. Çünkü gözlerimi birkaç saniye etrafta dolaştırdığımda sadece İrem'in ateş, Kaan'ın da hava elementine sahip biriyle uğraştığını gördüm.
Sanırım piyango onlara vurmuştu.
Tam o sırada Kaan'ın arkasındaki ağaca uçup sert bir şekilde çarptığını gördüm. Yere düştüğünde yüzünü buruşturarak ayak bileğini tutmuştu.
Ona üzgün gözlerle bakarken ben de birden yüzümde bir acı hissettim ve yere kapaklandım.
Konsatrasyonumu bozacak zamanı buldum cidden...
Biraz ters bir şekilde düştüğüm için el bileğim acımıştı. Bir şey oldu mu diye baktığımda elimdeki siyah leke dikkatimi çekti.
Daha doğrusu eskiden siyah bir leke olup şimdi taç şekline dönüşmüş simge.
Ancak buna sonra sevinmem gerekecekti. Hızlıca ayağa kalktım ve adama gözlerimi diktim. O ne yapacağımı beklerden ben dövüşmek yerine güç kullanmayı tercih etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIA
FantasyHer şey o gizemli kitabı bulmamla başladı... *********** Buradan çıkıp kaçmalıydım. Hem de hemen! Bu yüzden mağaranın çıkışına yöneldim. Fakat çıkışa yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Kafamı yavaşça mağaradan çıkarırken gördüğüm şeyle gözlerim büy...