51. Bölüm

358 31 16
                                    

İyi okumalar...

**********

Bugün salıydı ve biz sıradan bir okul gününü atlatmıştık. Her ne kadar sıradan desem de ufak tefek şeyler de olmuştu. Es geçmeyip anlatayım en iyisi.

İlki ve en önemlisi Aras, Hande veya Emre ile bir tartışma yaşamamıştık. Hatta göz göze bile gelmedik denebilir. Sınavlarımız çok ama çok yaklaştığı ve tarihleri de belli olduğu için bu konuya ağırlık verip derslerden sonra biraz da kütüphanede çalışmıştık. Tabii başta Kaan olmak üzere bazılarımız her ne kadar mızmızlansa da.

Gerçi Kaan'ın mızmızlanma sebebi ders çalışmamız değil karnının aç olmasıydı. Ama sonuç olarak mızmızlanmıştı. Hatta bir ara kitapları döner olarak gördüğünü falan söylemişti. Ben ve ders çalışmayı gönülden isteyen arkadaşlarım ise onları kontrol altına almıştık.

Şu an ise hep birlikte kantinde oturuyorduk. Çok farklı bir aktivite(!).

Dersler ve okul ile ilgili şeyler bitince yine aklıma aynı düşünceler doluşmuştu. Aras, Sahra, Kemal vs.

O kadar çok uğraşmamız gereken şey vardı ki bazen yetişemiyorduk.

Ama düşünürsek fazla yaptığımız bir şey de yoktu. Çoğu şey hala gizemliydi.

Masada da bunun sohbeti açılınca fikrimi söyledim.

"Bence artık bir şeyler yapmalıyız. Böyle oturup olayların gelip bizi bulmasını mı bekleyeceğiz?"

Hakan umutsuzca "İyi de ne yapacağız ki? Aklıma yapabileceğimiz bir şey gelmiyor. Sözde Aras'ı kurtaracaktık ama elimiz hala boş." dedi.

Dudaklarımda sinsi bir gülümseme oluşurken kafamda tilkiler dönmeye başlamıştı bile.

Bu halimi fark eden Ada tek kaşını kaldırıp sorgulayıcı bir bakış attı bana.

"Aras'tan bahsetmiyorum ki ben. Haklısın bir şey yapamadık ama o biraz bekleyebilir değil mi?"

"Aklından ne geçiyor senin?"

Bunu soran İrem'e döndüm ve "Aras'ı kurtarmak için neye ihtiyacımız var? Daha fazla bilgiye. Gizemli şeylerin açığa kavuşmasına, değil mi? İşte biz de bu gizemleri çözmekle başlayacağız işe." dedim.

Rüzgar da memnun bir surat ifadesiyle onay verdi bana.

"Alesya haklı. Nasıl olsa Aras kaçmıyor değil mi?"

Herkes başını onaylarcasına sallayınca Hilal o malum soruyu sordu.

"Ee o zaman ne yapıyoruz şimdi?"

**********

"Sence bu iyi bir fikir mi Alesya?"

"Rüzgar! Papağan gibi aynı şeyleri tekrarlayıp durmasan mı hani? Bizim de bir kafamız var ya, yerinde olması gereken."

"Üzgünüm İremciğim ama iş işten geçmiş."

"Sen bana laf sokmaya mı çalıştın şimdi?"

"Hayır, direkt laf soktum."

Şartellerimden birinin kopup gittiğini hissederken yürümeyi bırakıp bir hışım arkamdaki ikiliye döndüm. Benim durmamla onlar da durmuştu.

"Ay yeter! Sessiz olun bir. Kendimi öğretmenliğinin ilk gününde çocukları zapt etmeye çalışan bir öğretmen gibi hissediyorum."

Onlara sinirli sinirli bakarken Rüzgar sessizce mırıldandı. Benim duymadığımı sandı ama duymuştum.

"Öğretmenlik de yakışır aslında..."

ARIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin