~Ulaş'tan
İrem'in kokusuyla uyanmak çok başkaydı benim için. Uyurkenki masumiyeti, dağılmış saçları, göğsümdeki elleri...
Ellerimle saçlarını okşadım. Sonra koklayıp öptüm. Ben yüzünü izlemeye dalmışken kapı çalınmaya başladı.
"İrem kalk kalk bak kimler gelmiş?"
Ses Öykü'nündü. O sırada İrem de uyanmıştı.
"Kim bu ya?"
"Öykü."
"Sabah sabah sevgilimle uyutmadı beni bir gidip gönderiyim şunu."
İrem kalkıp kapıyı açtı. Kapıdan yatak görünmediği için kalkmamıştım. Ama İrem'in açmasıyla Öykü içeri girdi. İrem arkasından Öykü abla diye bağırırken Öykü'nün gözleri beni görünce fal taşı gibi açılmıştı.
"Sen ne arıyorsun kızın yatağında?"
"Öykü abla şey.."
"Öykü biz İrem'le sevgiliyiz."
"Ay ay olaylara gel sen. Ne zamandır sevgilisiniz? İlişkiniz yatağa taşındığına göre baya oluyor demek ki. Kız anlatsana."
"Bir nefes al Öykü istersen."
"Tamam tamam. Dinliyorum sizi."
"Öykü abla ben sana sonra anlatıyım bunları ama sakın kimseye ağzından kaçırma olur mu? Gizli tutuyoruz şu anlık."
"E niye kız?"
"Herkese aynı anda söylemeyi düşünüyoruz."
"Peki demem kimseye."
"Ulaş sen de Öykü ablayla çık aşağıda buluşuruz."
"Beni niye Öyküyle postalıyorsun şimdi?"
Cümlemi bitirmeme kalmadan kapıyı kapamıştı bile. Odama geçip üstümü değiştirdim. Yine soluğu İrem'in odasında aldım. Kapıyı tıklattım. Kapı açıldı ama kendisi ortalarda yoktu.
"İrem nerdesin?"
"Makyaj yapıyorum."
Yanına gittim. Açık pembe bir ruj sürüyordu. Arkasından sarılıp boynundan öptüm.
"Ya ruju kaydırdım Ulaş."
"Ben birazdan bozucaktım zaten isabet olmuş."
Gülümseyerek bana döndü. Gözlerini dudaklarıma kilitleyip yaklaşmaya başladı. Tam öpecekken kollarımın arasından çıkıp merdivenlere doğru koşmaya başladı. Ben de arkasından. Merdivenin sonuna geldiğimizde onu yakalamış ve sıkıştırmıştım.
"Benden kaçamazsın."
"Şimdi sarılmakla yetinsek olmuyor mu?"
"Tı."
Dudaklarına yaklaşırken gözlerimi kapattım.
"İrem."
"Anne baba. Sizin ne işiniz var burada?"
"Anne babaya öyle denmez hoşgeldiniz denir."
Şansa bakın ki İrem'in ailesi buraya gelmişti ve bizi o şekilde görmüşlerdi.
"Ulaş oğlum sen nasılsın?"
"İyiyim iyiyim siz nasılsınız?"
"Biz de iyiyiz İrem'i görelim dedik geldik."
"Çok iyi etmişsiniz. Ben valizlerinizi alıyım. Hangi odaydı?"
"Sen zahmet etme oğlum taşırız biz."
"Olur mu taşırım ben."
Valizleri alıp odalarına çıkarırken İrem ile ailesi aşağıda kalmıştı. Ben de valizleri koyup geri indiğimde masaya oturmuşlardı.
"Ulaş sen de gel oğlum."
Yanlarına oturduktan sonra kahvaltı etmeye başladık. Önceden çok sohbet etmişliğimiz yoktu ama tanışıyorduk.
"Kızım geçen Eser bizi ziyarete geldi. Ayrıldığınızı söyledi."
"Evet anne öyle oldu. Ben de size yüz yüzeyken söyleyecektim."
"Onca yıllık bir geçmişiniz var direkt silip atmamışsınızdır inşallah."
"Yok anne bizim aramızdaki şey çoktan bitmişti zaten."
"Başka bir sebebi olabilir mi kızım?"
Annesi bana doğru baktığında ben de gözlerimi masaya diktim.
"Ben Ulaş'ı seviyorum anne. Bunu ne kadar Eser'den ayrıldıktan sonra farketsem de çok seviyorum onu."
İrem'in anne babasına beni cesurca söylemesi çok hoşuma gitmişti.
"Yani biz Eser oğlumu tanıyorduk ailesini biliyorduk. Ulaş da iyi çocuk tabi. Sen sevdiysen bize de kabul etmek düşer."
"Ulaş oğlum senin annen baban nerede yaşıyorlar?"
Gözlerim buğulanmıştı.
"Onları küçük yaşta kaybettim."
"Başın sağolsun çocuğum."
"Sağolun. İzninizle ben bir lavaboya gidiyim."
İrem'in hüzün dolu bakışlarını üstümde hissetmiştim.
Lavaboya gidip yüzümü yıkadığımda daha iyiydim. Onları kaybettiğimde küçücüktüm. Abimden dinledim annemi babamı hep. O anlatırken ağlardı ben dinlerken ağlardım. Halalarım, teyzelerim hep destek oldular bize. Onların sayesinde geldim bugünlere. Eğer annemler yaşasalardı belki şu an durduğum konumu gururlanarak seyredeceklerdi. Sevincime ortak olacaklardı. Onları İremle de tanıştırırdım. Birlikte vakit geçirirdik.
Düşüncelerimden sıyrılıp yanlarına geri döndüm. Kahvaltımız bittikten sonra Furkan'la Sinan'ı da çağırarak kahvelerimizi içtik. Hepimizin seti olduğu için İrem'in anne babasıyla vedalaşıp arabalarımıza bindik.
İrem ile yolda pek fazla konuşmamıştık. Sete gittiğimizde karavanıma geçtim. Tek başıma rolüm için hazırlanırken içeri İrem girdi. Yavaşça yanıma gelerek sarıldı.
"İyisin di mi?"
"İyiyim."
Yaklaşık beş dakika öylece sarıldık birbirimize. Sonra İrem geri çekildi. Karavandan çıkarken kapıyı kapatıp geri döndü ve öpmeye başladı. Biz öpüşürken kapı vurulmaya başladı.
"Çocuklar karavan aşk yuvası değil hazırlanma yeri."
Osman Sınav bize bas bas bağırıyordu. İrem aceleyle çıktı. Ben de toparlanıp çıktım. Aşk yuvası derken İrem'le aramızda bir şey olduğunu anlamış mıydı? Çalışanlar bize bakarken aralarından geçip sahneyi çekmeye başladık.
"Kestik!"
"Ulaş sana bir şey demem lazım."
"Söyle sevgilim."
Beraber kimsenin olmadığı bir yere geçtik.
"Galiba yavaş yavaş herkes anlıyor aramızda bir şeyler olduğunu."
"Galiba."
"Ben de düşündüm ki senin doğum günün 5 gün sonra. Partideyken söylesek mi herkese?"
"Olur. Bizden duymuş olurlar hem."
"Tamam o zaman."
İçim huzursuzdu. Biz açıkladıktan sonra tepki gelir miydi? Büyük ihtimal diyecekleri şuydu: Aranızda ayrılık ya da küslük olduğunda bu işinize de yansıyacak.
Artık doğum günümü beklemekten başka çare yoktu.
Başlarını ağlayarak yazdım. Bu konularda aşırı duygusalım ben ya. Diğer bölüm doğum günü olacak. Ayrıca herkese açıklamaları yetmezmiş gibi ondan farklı bir kriz ortaya çıkacak. Merak edin diye söylemedim jsnejd. İyi okumalar💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerde Sevdim Seni •tamamlandı•
FanfictionAramızda dağlar, yollar, yıllar var iken; beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş.. ~ulrem serisi #1 "Açıkçası ben aşkın bir tutku olduğunu düşüyorum, birini tanımadan da aşık olabilirsiniz; bazen sadece gözlerine bakmak, sesini işitmek bile aşık ol...