İrem gözlerini güzel bir sabaha araladığında yanında Ulaş'ın olmadığını fark etmiş ve kaşlarını hafifçe çatmıştı. Saat çok erkendi ve setin başlamasına daha vardı. Mutfaktadı diye düşünerek yataktan kalktı ve banyoya adımladı.
Kısa süren duşun ardından giyinmek için gardırobunu açtı. Siyah tulumunu üzerine geçirdikten sonra saçlarını taradı ve bakım kremini iyice yedirdi. Sette her zaman maşa yapıldığı ve fön çekildiği için ister istemez yıpranıyordu.
Çantasını omzuna takıp odadan çıktığında mutfağa ilerledi.
"Ulaş!" diye seslenmişti fakat cevap alamamıştı.
Dolaptan domates, salatalık ve peynir çıkarttı. Ekmeklikteki sandviç ekmeklerinden birini alıp onları içine özenle yerleştirdi. Tezgâhta duran meyve suyunu da bardağa boşlattığında küçük bir tepsiye koyup balkona doğru yürüdü.
Cebindeki telefondan Ulaş'ı aradığında ulaşılamıyor bildiriminim gelmesiyle İrem, endişelenmeye başlamıştı.
Sandviçini bitirip mutfağa geri döndüğünde Sinan'ı aradı.
"Sinan günaydın, uyandırdım mı?"
"Yok canım yok, kalkmıştım çoktan."
"Ya ben Ulaş'a ulaşamıyorum, sabahtan beri yok. Sen de bir arayabilir misin?"
"Peki, arayayım bakalım. Haberdar ederim ben seni."
"Tamam, çok sağol." deyip telefonu kapatmış ama çoktan içine bir kurt düşmüştü.
Sete geç kalmamak için evden çıktığında Ulaş'ın arabası da ortalıklarda görünmüyordu. Nereye gitmiş olabilirdi ki sabahın köründe?"
Kendi arabasına geçip Sürmene'ye doğru sürdüğünde telefonuna gelen mesajla dikkati oraya çevrildi.
"Sete gitmeden önce, attığım konuma mı uğrasan?"
Ulaş'ın attığı bu mesajı kaşlarını çatarak okumuştu fakat bunun bir sürpriz olduğunu anladığında kaşları gevşedi.
Yolun ayrıldığı dönemeçten eski kaldığı eve saparken ister istemez heyecanlanmıştı. Arabayı uygun bşr yere park ettiğinde ileride Ulaş'ın arabasını da görmüştü, o da burada olduğuna göre gerçekten güzel bir şey hazırlamış ve İrem'i karşılamak için bekliyordu.
Aralık kapıdan içeriye adımladığında evin eski halinden eser kalmamıştı. Tamamen farklı dekore edilmiş olduğu antreden belliydi. Koridor boyunca odalara baka baka ilerlediğinde ağzı açık kalıyordu. Son 2 oda kalmıştı girmediği, Ulaş da onlardan birinde olmalıydı.
İlk sağdaki odaya girdiğinde İstanbul'daki evlerine benzeyen yatak odasını gördü. Neredeyse mobilyalar bile aynıydı fakat tek fark balkondan denizin önlerine serilmesiydi.
Heyecanla diğer odaya adımlarını yönlendirdi. İçerisi yeşil ve morun karışımı şeklinde oluşturulmuştu. Odanın ortasına küçük bir beşik konulmuş, gardırop ise hemen sağında yer alıyordu. Köşede oyuncak bir ev vardı ve etrafında bir sürü oyuncak diziliydi. Duvardaki renkli çıkartmalar çocuk odası olduğunu belli edercesine özenle yapıştırılmıştı.
"Ulaş, bunlar.. Bunlar çok güzel.."
İrem gözleri dolduğunda sevinçle Ulaş'ın boynuna atladı.
"Beğenmene sevindim." dedi Ulaş ayrıldıklarında.
"Beğenmek ne kelime, bayıldım."
"Aynısını İstanbul'daki evimize de yaptırıyorum, ayrıca artık burada kalacağız. Evin sahipleri olarak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerde Sevdim Seni •tamamlandı•
FanfictionAramızda dağlar, yollar, yıllar var iken; beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş.. ~ulrem serisi #1 "Açıkçası ben aşkın bir tutku olduğunu düşüyorum, birini tanımadan da aşık olabilirsiniz; bazen sadece gözlerine bakmak, sesini işitmek bile aşık ol...