~İrem'den
Camı açıp önündeki koltuğa uzanmıştım. Kulaklığımı takıp müzik dinliyordum. Hava bulutlu ve rüzgar vardı. Yağmur indirmek üzereydi. Hayatım yolunda olmasına rağmen içimde bir sıkıntı vardı. Huzurlu değildim. Sanki kötü bir şey olacaktı ve bu sıkıntı o olacakların bir habercisiydi.
Kapı çalınınca ayağa kalktım. Gelen Ulaş'tı. Yanağımdan öpüp içeri geçti.
"Seni almaya geldim."
"Nereye gidiyoruz?"
"Ankara'ya."
"Ankara mı?"
"Evet Ankara."
"Ne işimiz var Ankara'da?"
"Seni bir yere götürmem lazım."
"Ulaş set var bugün ne Ankara'sı?"
"Set yok daha doğrusu bizim setimiz yok. Hadi hazırlan bir an önce çıkalım."
Soru sormayı bırakıp dolabı açtım. Mavi bir tişört alacaktım ki Ulaş durdurdu. Beraber aldığımız haki yeşili tişörtü uzattı.
"Bunu giy."
Onun da üzerinde o vardı. Banyoya geçip değiştim. Çok oyalanmadan yanına geldim. El ele tutuştuktan sonra çıktık.
***
Ankara'ya indikten sonra havaalanında bekleyen arabaya bindik.
"Hala nereye gittiğimizi söylemeyecek misin?"
"Çok az kaldı. Sabret biraz daha."
Kızılay'a geldiğimizde arabayı müsait bir yere çekti. Elimden tutup indirdi.
"Buraya niye geldik şimdi?"
'Medyadaki şarkıyla dinleyiniz.'
Cevap vermeden yıllardır orada duran dondurmacının yanına gitti.
"Dondurma almaya geldik herhalde. Ben antep fıstıklı alıyım."
Ulaş yüzümü kendine çevirip konuşmaya başladı.
"Dün gece yattım ve geçmişi düşündüm. 5 ya da 6 yaşındaydım. Annemlerle buraya gelmiştik. Annemin elinden tutmuş yürüyordum bu yolda. Sonra bu dondurmacıya geldik. Her zamanki gibi sade olandan istedim. Alırken yanımda benim yaşlarımda ya da daha küçük bir kız vardı. Gözleri çimen yeşiliydi. Elinde de iki top antep fıstıklı dondurma vardı. O kadar iştahla yiyordu ki onu izlemeye başladım. Dondurması bitmeye yakınken üzüldüğünü farkettim. Bitti diye morali bozulmuştu. Anneme antep fıstıklı istediğimi söyledim. Annem şaşırdı çünkü önce hiç yememiştim. Sonra işte aldı verdi bana. Yanımda duran kıza baktım gitmişti. Arkasından küçücük adımlarımla koşmaya başladım. Yetiştim, verdim dondurmasını. Gözlerinden okunan mutluluğu izledim. O mutlu oldu ben mutlu oldum. Parmaklarının ucunda dikleşerek yanağıma dudakları gibi küçük bir öpücük bıraktı. Sonra da annesinin elinden tutup gitti. Arkasından bakakaldım. Bir daha onu göremeyecektim.
İlk aşkım o kızdı işte. 5 dakika bile göremediğim ve bir daha göremeyeceğim çimen gözlü kızdı.
Sevmek seviyorum demek değil, yüreğinde hissetmektir ve aşk; yanında olanı sevmek değil, bazen 'gelmeyecek' birini beklemektir.
Tam tamına 25 yıl geçti ve ben o kızla karşılaştım. Artık kader mi bizi birleştirdi bilinmez ama işte o kız tam karşımda ve bana yine antep fıstıklı dondurmayı verdiğimdeki gibi bakıyor."
Gözlerim dolmuştu. 25 yıl önce yaptığım gibi yine parmaklarımın ucunda dikleşip Ulaş'ı yanağından öptüm.
"Nasıl anladın peki? O kızın ben olduğumu?"
"Bin yıl geçse de unutulmaz ilk aşklar.."
Birden yağmur indirdi.
"Seni çok seviyorum."
Yağmurdan ıpıslak olsak da aldırmıyorduk. Seni seviyorum dedikten sonra sarıldım.
"Ben de seni seviyorum İrem. Her şeyden çok seviyorum."
Sonra duyamayacağım bir şekilde fısıldadı.
"Affet beni.."
Ayrılıp yüzüne baktım. Kalbim sadece onun için atıyordu. Aşkım, aşkımız çok büyülüydü. Yıllar önceden kaderimiz yazılmıştı bizim. Birbirimize aittik. Birbirimizindik.
Deli gibi yağmurun altında öpüşerken tekrardan iyi ki aşık olmuşum dedim. Aşk öyle özel bir şeydi işte. Aşka düşmüştüm ben. Aşkın harikalığına, büyüsüne, her şeyine...
Ulaş kolunu omzuma attı ben de onun beline. Dondurmalarımızı alıp yiyerek benim evime geldik.
Ceketlerimizi çıkardıktan sonra içeri geçtik.
"Acıktın mı?"
"Çok."
"O zaman sana muhteşem pizzamdam yapıyım."
"Sen ve pizza? İstersen eve söyleyelim daha sağlıklı olur."
"Yalnız Tuna Bey beni Nefes'le karıştırma. Benim hiç yemeğimi yemedin."
"Tamam tamam. Hadi ellerimizi yıkayıp başlayalım. Malzemeler tam mı?"
"Hepsi var."
Ellerimizi yıkadıktan sonra malzemeleri tezgaha dizdim. Önlüklerimizi de taktık ve tamamdık.
"Başlayalım o zaman."
"Hayır bir saniye önce selfie."
Telefonumu alıp selfie çektim sonra da instagrama girdim. Fotoyu story'e atıp 'Bebek kafalımla pizza yapmaca🍕' yazdım ve Ulaş'ı etiketledim. Sonra da telefonu kenara koydum.
"Şimdi başlayabiliriz."
Zeytinleri dilimleyip bir tabağa koydum. Ulaş da salam ve sosislerle ilgileniyordu. Pizza hamurunu çıkarıp tezgaha koydum. Peyniri de hallettikten sonra biberleri dilimledim ve mısır tanelerini dizmeye başladım. Tüm malzemeleri yerleştirdikten sonra fırına koyduk. Yarım saat sonra pizzalar hazırdı. Pizzaları fırından alıp tabağa dizdim. Ve yine fotoğrafını çektim ve instastory'e attım. 'Hadi bize afiyet olsun🍴' yazdım ve yine Ulaş'ı etiketledim.
Yemeye başlamadan kendi yaptığım salçayı getirdim. Kapağını açıp pizzaya sıkacaktım ki ucunu Ulaş'a doğru tuttum. Ve yüzüne sıkmaya başladım. Ulaş neye uğradığını şaşırmıştı ama ben kahkahalarla gülüyordum.
"İrem dur! Yapma yapma!"
Sıkmayı kestiğimde bana doğru gelmeye başladı. Duvarla kendisi arasında sıkıştırdığında durdu. Yüzü salçadan seçilmiyordu bile.
"Sen görürsün şimdi."
Salçalı dudaklarıyla beni öperken benim de yüzüm gözüm salça oluyordu. Önemsemeden ellerimi yüzüne koydum ve karşılık verdim.
İlk aşklar çok özel.. O yüzden İrem'in Ulaş'ın ilk aşkı olmasını istedim ve böyle bir bölüm yazdım. Aklımda yoktu açıkçası içimden geldi. Şarkının bağımlısı oldum bu arada. Lafı uzatmadan iyi okumalar diliyorum. Önümüzdeki on bölümün başlıkları belli sadece senaryolarını yazıcam. Iı o zaman hemen aşağıdaki vote butonuna basmayı unutmayın.🍕🍴💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerde Sevdim Seni •tamamlandı•
FanfictionAramızda dağlar, yollar, yıllar var iken; beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş.. ~ulrem serisi #1 "Açıkçası ben aşkın bir tutku olduğunu düşüyorum, birini tanımadan da aşık olabilirsiniz; bazen sadece gözlerine bakmak, sesini işitmek bile aşık ol...