Ulaş, valizini sürükeleyerek odadan çıkardığında portmantoya ilerleyerek ceketini aldı. O sırada İrem de kendisine küçük bir çanta ayarlamış, Ulaş evden çıkmadan yanına yetişmişti.
Uçakları 3 saat sonra kalkıyordu. Ulaş'ı birliğine teslim etmek için Kayseri'ye gidiyorlardı. Genç adamın oralara kadar yorulma itirazlarına rağmen yalnız göndermek istememişti İrem.
"Aşkım çok az şey aldın yanına farkında mısın?" dedi İrem.
"Canım kıyafetleri orada verecekler zaten. Geri kalan eşyalarımı da doldurdum zaten."
"İyi, peki."
Kapıyı kilitleyip evden çıktıklarında arabaya binip havaalanına doğru yola çıktılar. Yarın teslim olacaktı birliğe Ulaş, öncesindeyse Kayseri'yiz biraz gezmeyi düşünüyorlardı. Ulaş daha önce hiç gitmediğini söyleyince İrem de eşine şehri gezdirmeye karar vermişti. O da gitmeyeli uzun zaman oluyordu fakat babası aslen Kayseriliydi, biliyordu bu yüzden çoğu yerini.
Havaalanındaki bekleyiş sona erdikten sonra kendileriyle fotoğraf çekinmek isteyenleri kıramayıp birkaç poz verdiler. Ulaş'ın sakalsız ve saçlarının gitmiş halini gören hayranları onu baya garipsemişlerdi.
Uçaktaki yerlerini aldıktan sonra bir saate yakın bir sürede varmışlardı Kayseri'ye. Havaalanından bir taksiye atlayıp meydanda indiler.
"Kışın gelsek Erciyes'te kayak yapardık." dedi İrem.
"Bir ara geliriz o zaman."
El ele tutuşup Kayseri'nin çarşısında gezinmeye başladılar. Cadde boyunca sıralanan balık restoranlarından birine girip karınlarını doyurmaya karar verdiler. Kendilerine uygun bir masa seçtiler ve karşılıklı oturdular.
Garson siparişlerini aldıktan sonra konuştu İrem. "Restoranın arkasından çıkalım." derken arkalarındaki kapıyı gösterdi. "Kapalıçarşıyı gezeriz."
Kafa salladı Ulaş. "Buranın pastırması meşhurdu değil mi?"
"Evet, normalde alırdım da 20 gün yoksun. Kim yiyecek evde?"
"E ben terhis olunca alırım öyle dönerim İstanbul'a, yeriz beraber."
"Harika bir fikir."
Onlar konuşmaya dalmışken sipariş ettikleri balık önlerine gelmişti.
Garson, "Afiyet olsun." dedikten sonra ayrıldı genç çiftin yanından.
Ulaş ve İrem yemeklerini afiyetle yerken aklına takılan soruyu sordu Ulaş. "Otelden rezervasyon yaptırdın değil mi?"
"Yok ya, boştur zaten yazın kim gelecek buraya?"
"Sen öyle diyorsan." deyip konuyu üstelemedi Ulaş.
Hesabı ödedikten sonra isteyen birkaç kişiyle fotoğraf çekindiler. Ardından gezintilerine devam ettiler. Kapalıçarşının girişine yürürlerken İrem, Kayseri Kalesi'nin yanında uçuşan bir sürü kuş gördü. Hepsi bir yerde toplanmıştı, bazı insanlar ekmek bazıları yem atıyorlardı güvercinlere.
"Ulaş, biz de kuşlara ekmek atalım."
İrem'in isteğini geri çevirmeyip yakınlardaki bir fırına doğru ilerlediler. Aldıkları küçük ekmeği parçalara ayırarak güvercinlere fırlattı İrem. Ulaş da İrem'e eşlik ederken bu keyifli anı fotoğrafladılar.
Kapalıçarşı ise ikisinin de hoşuna gitmişti, keyifli geçen alışverişlerinden sonra hava kararmaya başlamıştı.
Yoldan geçen bir taksiyi durdurup bindiler, gidecekleri otelin yerini taksiciye tarif ettiler ve arkalarına yaslandılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerde Sevdim Seni •tamamlandı•
FanfictionAramızda dağlar, yollar, yıllar var iken; beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş.. ~ulrem serisi #1 "Açıkçası ben aşkın bir tutku olduğunu düşüyorum, birini tanımadan da aşık olabilirsiniz; bazen sadece gözlerine bakmak, sesini işitmek bile aşık ol...