15 | Röportaj

2.7K 152 11
                                    

15 gün önce

~İrem'den

Dergi için çekimleri 2 günde bitirmiştik. Bugün son gündü. Röportajımızı verip Trabzon'a geri dönecektik.

Sabah uyandığımda Ulaş duş alıyordu. Odaya iki kahvaltı söyledim. Görevlilere kahvaltıyı terasa koymalarını söyledikten sonra ben de geçip oturdum.

Ulaş üzerini giyinip gelmişti.

"Günaydın."

"Günaydın."

"Kaçta inicektik aşağıya?"

"12'de dediler."

Sohbet ederek kahvaltımızı yaptık.

"Ekmeğe çikolata sürüp veriyim mi sana?"

Gülerek "İyi olur." dedim.

Bıçağı alıp ekmek dilimine çikolatayı sürdü.

"Aç ağzını."

Ağzımı açıp beklerken Ulaş ekmeği uçakmış gibi havada gezdiriyordu.

"Uçak geliyooor."

"Ulaş çocuk muyum ben yapma şöyle şeyler."

Kahkahalarımız kahvaltıyı süslüyordu.

Her şeyi silip süpürdükten sonra kalktık.

"Sen çıkıyor musun?"

"Aşağıya iniyim bakıyım napıyorlar. Sen odadaysan kartı almıyorum."

"Ben duşa giricem burdayım."

Ulaş çıktıktan sonra kendimi ılık suyun altına bıraktım. Rahatlatıcı beş on dakikadan sonra bornozumu giydim ve banyodan çıktım. O sırada kapı çalmaya başladı.

"İrem benim Ulaş."

Kapıyı bu halde açmam bir sorun çıkartmazdı herhalde.

"Geldim."

Kapıyı açar açmaz Ulaş'ın beni baştan aşağı süzüşünü farkettim. Yutkunmuştu. Gözlerimi gözlerinden çekip daha fazla böyle kalmamamız için söze girdim.

"Böyle açmak zorunda kaldım. Sen gelince.."

"Sorun yok."

O içeri girince kapıyı kapatmak için öne doğru yürüdüm. Tam o sırada kapının girişinde çarpışmak üzereydik. Aramızda 2 3 cm vardı. Gözlerimin hizası tam onun dudaklarına geliyordu. Refleks olarak birkaç kez ağzımı açıp kapattım. Gözlerimi boynuna indirdim. Arka arkaya yutkunuyordu ve çenesindeki kemik seyiriyordu. Son hamle olarak gözlerine baktım. Bal rengi ela gözleriyle buluştuğumda kalp ritmim zirvedeydi. Biraz daha böyle kalırsak aniden bayılabilirdim o yüzden geri çekilip kapıyı kapattım. O da hızlı adımlarla odasına geçti.

Üzerimi değiştirdim ve saçımı da kuruttuktan sonra birlikte aşağı indik.

Röportaj için fotolar dün alınmıştı bugüne sadece sorular kalmıştı.

"Şöyle başlayalım o zaman. Projeye seçilmeniz nasıl oldu? İrem senden alayım."

"O sıralar bir dizim vardı. Final bölümü belliydi zaten. Anlaşmam bitmişti. Menajerimi aramışlar böyle böyle bir dizi var diye. Birkaç teklif daha vardı. Hepsine tek tek baktım ve bu proje gerçekten oynamak istediğim bir şeydi. Konusu, karakterleri hepsi çok özenle yaratılmıştı. Ben bu dizide kesinlikle olmalıyım dedim. Kabul ettim sonra da deneme çekimi vs. oldu anlaşıldı. O şekilde."

"Karakterler demişken seyirci sizi çok yakıştırdı hem sizce bunun nedeni ne olabilir?"

Ulaş bana bakıp konuşmaya başladı.

"İrem'in güzel yeşil gözleri benim bal sarısı gözlerime öyle güzel bakıyor ki, nasıl etkilenmesin seyirci?"

Benden gözlerini ayırmadan söyledi hepsini. Cümlesi bitince gülümsedim.

"Büyük bir fan kitleniz var. Sizin sevgili olmanızı istiyorlar. Sosyal medyadan isteklerini dile getiriyorlar. Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?"

"Hepimiz partneriz arkadaşız dostuz. Bizi yakıştırdıklarına göre işimizi iyi yapıyoruz. İyi ki varlar bu arada. Biz de onları çok seviyoruz."

"Ulaş senin için bir tag oluşturmuşlar yakın zamanlarda. #UlaşBirFotoAtsın diye. Hatta dizideki oyuncular da eşlik ediyorlar. Haberiniz vardır herhalde."

"Haberim var. Sosyal medya çok kullanmıyorum. Ama onları kırmak olmaz en kısa zamanda gelecek inşallah."

Röportaj bittikten 3 saat sonra uçağımız kalkıyordu. Odadan valizleri alıp havaalanına gidecektik.

"Ben getiririm valizleri sen arabanın orada bekle."

İtiraz etmeyip arabaya gittim. Beş altı dakika sonra da Ulaş geldi. Yanına valizimi almaya gittim. Hemen tutmaya kalktığımdan Ulaş'ın elini farketmemiştim. Elimi elinin üstündeyken gözlerimi kırpıştırdım. Elimi çekip arabanın bagajına götürdüm.

Havaalanına gelip kontrolleri geçtikten sonra uçaktaki yerlerimizi aldık. Saat 8'e geliyordu. Trabzona varana kadar uyumayı düşünüyordum. Yine cam kenarına geçtim. Ulaş da yanıma yerleşip göz bandını taktı. Anlaşılan o da benim gibi uyuyacaktı. Ona baktığımı farkedince bana döndü.

"Çantada bir tane daha var veriyim mi?"

Kafamı sallayıp göz bandını aldım. Önünde kedinin gözleri vardı.

"Ya yardım etsene takamıyorum."

Ulaş elimden alıp iplerini başımın arkasından geçirdi. Sonra da gözlerime indirdi. Nefesinden hala yanımda durduğunu hissediyordum.

Uçak havalandıktan sonra uykuya daldım. Bir süre uyuduktan sonra geri uyandım. Bandı çıkarıp Ulaş'a baktım. Hala uyuyordu. Saat daha 21.30'du. Trabzon'a yaklaşık kırk dakika vardı. 3. Koltuğun boş olup olmadığına baktıktan sonra başımı Ulaş'ın omzuna koydum. Uyanmamıştı. Nasılsa uyuyor diyerek bir kolumu karnının üstünden geçirerek doladım. Gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım.

İneceğimiz anonsuyla uyandığımda uyuduğum pozisyonda değildim.

Ulaş'ın başı omzumda, bir elim Ulaş'ın saçında, onun eli karnımda ve benim boşta kalan elim Ulaş'ın karnımdaki elini tutuyordu. Ben onun omzunda uyurken nasıl bu hale gelmiştik?

Ulaş uyanmadan eski halimize döndürmeliydim. Ulaşı yavaşça kaldırıp başını koltuğa yasladım. Kendime de çeki düzen verdim.

Uçaktan indikten sonra bizi Cem'le Furkan almaya gelmişti. Arabaya bindik. Onlar öne biz de arkaya geçtik. Ulaş kısacık yolda bile uyumaya çalışıyordu.

"Ulaş gelmek üzereyiz niye uyukluyorsun?"

Bir yandan da dürtüyordum. Gözlerini kısarak bana baktı.

"Yine omzunda mı yatsam?"

Geçenki çekim bölümünün yarım kaldığını hissettim ve röportaj bölümünü de yazdum. Bu bölümde sevgili değiller daha zaten 15 gün önce yazdım. Diğer bölüm şu anki zamandan devam edicem. Size iyi okumalar:)

Düşlerde Sevdim Seni •tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin