İrem'den~
Şiddetle yağan yağmuru umursamıyordum. Hızlı adımlarla ormana doğru yürümeye başladım. Herkesten her şeyden uzaklaşmak istiyordum. Ceketimin kapşonunu geçirdim. Hızlı hızlı yürürken ayağım taşa takıldı ve yere yuvarlandım. Ellerim ve dizlerim acıyordu. Çakan şimşekle avcumun kanadığını gördüm. Aldırmadım. Tekrardan kalkıp yürümeye devam ettim. İçimde tuttuğum acıyı, öfkeyi ya da her neyse dökmek istiyordum. Ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra, haykıra haykıra..
İnsanın canını en çok sevdiği mi acıtırdı?
Kesinlikle öyleydi. Bugüne kadar hep sevdiklerimden yemiştim darbeyi. Yemeye de devam ediyordum.
Neden böyleydi hayat? Neden bu kadar zor? Neden bu kadar hırçın? Neden bu kadar asi?
Göz yaşlarımı silip bir ağacın kenarına çömeldim. Gözlerimi kapattım. Yaşadıklarımın sadece kötü bir kâbustan ibaret olmasını diledim. Biraz zaman geçtikten sonra bana sarılan bir vücutla kendime geldim.
"Ulaş git burdan."
"İrem önce bir dinle beni."
Kollarımla tüm gücümle ittiriyordum.
"Dinlemek istemiyorum anladın mı seni dinlemek filan istemiyorum. Rahat bırak beni!"
Kollarından kurtulduktan sonra koşmaya başladım.
"Sakın arkamdan gelme Ulaş."
"Seni burda bırakıp gideceğimi mi sanıyorsun?"
Durup arkamı döndüm.
"Ne istiyorsun benden ya? Üzdüğün acı çektirdiğin yetmedi mi yeteri kadar?"
"İrem hiçbir şey bildiğin gibi değil."
"Ulaş sen bana yalan söyledin. Gözlerimin içine baka baka yalan söyledin. Bunun başka bir açıklaması olabilir mi?"
"Ağlama. Lütfen."
"Git."
"İrem yapma böyle."
"Ulaş git!"
"Özür dilerim."
"Özür dilemen yaşadıklarımı silmeye yetmiyor Ulaş."
"İrem ben seni çok seviyorum."
"Biliyor musun Ulaş? Ben öyle bir aptalım ki senin bana yaptığına rağmen ben de seni seviyorum."
"Bak dinle beni her şeyi açıklayacağım sana söz."
"Neyi açıklayacaksın Ulaş? Sevgili olmamızı kimseye söylemememiz gerektiğini mi? Yoksa Osman Hoca'nın ağzından bana söylediklerini mi? Hani başkasıyla sevgili gibi gözükecektik ya sen de Cansu'la sevgili numarası yapacaktın değil mi?"
"İrem korktum. İnsanların tepkisinden korktum. Oyunculuğumuzu arka plana attığımızı düşünmelerinden korktum. Eğer başkasıyla sevgili olduğumuza inanırlarsa ortaya çıkan iddialar ortalardan da kalkardı hem."
"Sevmek çok başka bir şey Ulaş. İşimizden, hayatımızdan bazen de ailemizden ödün veririz aşk için. Aşk işte her şeyi göze alabilmektir."
"Bak özür dilerim gerçekten çok özür dilerim."
"Lütfen gider misin artık?"
"Islanmışsın. Üşüteceksin."
Elinde getirdiği ceketi üstüme sardı.
"Biraz da benim tarafımdan bak nolur İrem. Ben ilk kez yaşıyorum böyle şeyleri. İşim benim her şeyimdi bu zamana kadar. Tutunacağım tek daldı. Ama sonra sen geldin.. Değişti her şey."
Sessiz kaldım. O konuşuyordu ben dinliyordum. Yağmur hafiflemeye başlamıştı. Yürüye yürüye bir eve geldik. Kapının merdivenlerine çömelip oturdum. Ulaş da yanıma oturdu.
"Ulaş kafamı dinlemek istiyorum şu an lütfen bir şey söyleme artık."
Ceketi tutup üstüme biraz daha sardı. Kolları bedenimde dolaşıyorken rahat edemiyordum. Kalbim hızlanıyordu her zamanki gibi. Kollarını tutup çektim.
"Yapma.."
"İrem sen de böyle yapma. Ben sadece.."
"Ulaş sessiz kalalım lütfen."
Ne kadar konuşmadan durduk bilemiyorum. Araba farlarının ışığı gözümüzü kamaştırdığında ayaklandık. Üstümdeki ceketi elime alayım ve merdivenden ineceğim derken ayağım takıldı. Ulaş'ın koluna tutunsam da düşmemek için onu da kendimle birlikte yere yuvarlamıştım. Sırtım yerle buluşurken Ulaş ellerini omzumun hemen yanına koymuştu. Gözlerimiz buluştuğunda kaçırma ihtiyacı hissetmiştim. Islak saçlarından sular damlamıştı alnına. Yüzü de ıslaktı. Gözlerim dudaklarına kaydı. Alt dudağından düşen bir damla su benim dudağıma çarptı. Tekrar gözleriyle buluştum. Pişmanlık, üzüntü, aşk her şeyi barındırıyordu o an o bal rengi gözleri. Daha fazla bakamadım yüzüne. Bu sefer de gözlerim tişörtünün altından sarkan İREM yazılı kolyey kaydı. Sağ gözümden bir damla yaş süzülürken kolumu boynuna dolayıp dudaklarını dudaklarıma bastırdım. Biraz sonra da Ulaş'ı üstümden ittirip ayapa kalktım. Bu defa bana aşkla bakıyordu. Gözündeki hüzün gitmişti. Bana yaklaştı usulca. Başımı göğsüne yasladı ve saçlarımın kokusunu çekti doyasıya.
"Ulaş? İrem?"
Arkamızdan gelen genç bir kızın sesiyle ayrıldık.
"Ağağağa inanamıyorum şu an karşımdasınız. Foto çekinebilir miyiz?"
Kırmayıp foto çekindik ama beraber olduğumuz sosyal medyada paylaşılırsa kötü olurdu bizim için. Belki de Ulaş için.
"Canım bunu sosyal medyada paylaşmasan. Yanlış anlaşılmalar olabilir. Bir de bizi birlikte gördüğünü söylemezsen.."
"Tamamdır ya sorun yok. Ben zaten biliyordum sevgili olduğunuzu. Bastım da sizi zaten."
Kız kahkaha atarken biz birbirimize şaşkın şaşkın bakıyorduk.
"Biz gidelim o zaman."
Evden uzaklaştıktan sonra Ulaş'ın koluna girdim.
"Affettin mi beni?"
"Henüz değil."
Elimi koyduğum kolu çekip omzumdan sarıldı ben de kolumu beline attım her zamanki gibi.
Eve kadar yürüdük beraber. Ulaş kapıyı açmak için anahtarını çıkarırken ayrıldık bir tek. Sağ eliyle kapıyı açarken sol eliyle de tuttuğu elimi bırakmıyordu. Gökyüzüne baktım biraz. Sonra üst kattaki camda bir ışık gördüm. Cansu bizi izliyordu. Gözlerini silip perdeyi çekti ben bakınca.
Sonunda atabildin ybyi dediğinizi duyar gibiyim:)Ya dedimki bunların arasını açıyım bir bölüm olmadan barıştırdım yav. Kıyamıyorum kii.
Karadeniz havası yaradı bana herhalde bir açıldım bir açıldım. İsterseniz karadeniz maceramı anlatan bir bölüm yazabilirim fjemjf
Hadi iyi okumalar❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerde Sevdim Seni •tamamlandı•
FanfictionAramızda dağlar, yollar, yıllar var iken; beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş.. ~ulrem serisi #1 "Açıkçası ben aşkın bir tutku olduğunu düşüyorum, birini tanımadan da aşık olabilirsiniz; bazen sadece gözlerine bakmak, sesini işitmek bile aşık ol...