🍷
"Sadece böyle kalmak istiyorum."
Bu, basit kelimeler bedenimde bu kadar ağır etki bırakmamalıydı. Belimden neredeyse hissedilmeyecek kadar yavaş bir şekilde bacağıma inen eli vücudumu bu kadar sarsmamalıydı. Bir şeyler yanlıştı ve bu his içime korku salıyordu.
Üzerine gidip keşfetmek istediğim bir korku.
İşaret parmağını çenemin altına yerleştirip daha da yaklaşırken "Hayır," diye fısıldadı. Dudaklarının hareketinin neden olduğu titreşimi dudaklarımda hissedebiliyordum.
Dudakları hayali bir dokunuş bıraktığı dudaklarımdan çeneme kaydı. Yavaş yavaş, her defasında birkaç salise daha uzun kalarak kulağıma ilerledi. "Daha ileri gitmek istiyorum." diye devam etti.
Dudakları biraz önceki hareketinin zıttı yönde hareket ederek yeniden dudaklarımı buldu. Önce yavaşça -fakat karşılık vermemi beklediğinden değildi- daha sonra tutkuyla -fakat bu tutkunun kaynağı kalbi değildi- dudaklarımı kavradı. Parmakları sertçe tenime saplanırken dudaklarına inledim. Bu sırada aralanan dudaklarımdan dili keşif için içeri süzülüp onu karşılayan dilimle buluştu.
Bacağımda dans eden parmakları yavaşça yukarı ilerledi. Bu hareketi ile eteğimi de beraberinde yukarı taşıyordu. Parmakları külodumun kenarına dokunduğunda durdu. Eli hala orada, işaret parmağı kenarında oynarken dudaklarımdan ayrıldı ve yüzümü görebilmek için biraz geri çekildi.
"Sana adını sormadım." dedi.
Başparmağı biraz önce dağıttığı ruju toparlamak ister gibi dudağımın kenarında gezindi. Gözleri kararmış, dudaklarına kendini beğenmiş bir gülümseme yerleşmişti. Bunu bozmak istiyordum, dudaklarımla.
"Ama biliyorum." diye fısıldadı. "Cha Su Jin." dedi, ağzından çıkan her kelimeyi vurgulayarak. Beynim öyle vurgun yemişti ki nereden bulduğunu bile sormayı akıl edemiyordum.
"Bunu tekrar duymak istiyor musun? Ben istiyorum. Şuursuzca adımı tekrarlamanı istiyorum, Cha Su Jin."
Kendimden geçiyordum. Tenime çarpan her nefesiyle onu daha da istiyordum. Parmaklarımı saçlarına dolayıp onu kendime çektim. Dudakları dudaklarıma dokunurken saatlerdir beynimde yankılanan ismi fısıldadım.
"Im Jae Bum."
Güldü. Gülüşündeki karanlık tını içimin ürpermesine neden oldu. Saç tellerinin etrafındaki parmaklarım onları daha da sıkı kavradı. Buna karşılık elini dizimin altına yerleştirip birden kucağına çekti.
Bacaklarım bacaklarının iki yanında duruyor, kadınlığım pantolonun önündeki sertliği okşuyordu. Sarhoştum. Onun etkisi ya da değil. Fakat; sarhoştum. Hareketlerimin kontrolü bende değildi. Biraz sonra dudaklarımdan kurtulan inleme bunun işaretiydi.
Daha fazlasını istiyordu. Bunu hareket etmeye başlayan kalçasından ve vücudumda dolanan ellerinden anlayabiliyordum.
Daha fazlasını istiyordum. Buna itiraz edemiyordum.
Bluzumu çekerek tek hamlede çıkartıp zaman kaybetmeden dudaklarını boyun oyuntuma gömdü. Sanki kanımdaki zehiri çeker gibi dudaklarının arasına aldığı tenim sabaha ondan izler taşıyacaktı, emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holic | Jae Bum
Fanfic⛔️ Bu hikaye cinsellik, şiddet, psikolojik şiddet ve diğer tetikleyici ögeler içerir. Bu tarz içeriklere karşı hassasiyetiniz varsa lütfen okumayınız. ⛔️ "Üzgünüm, gözlerimi senden alamıyorum." diye fısıldadı. Teninden yayılan parfüm kokusu, nefe...