3.

1.3K 71 57
                                    

🍷

Im Jae Bum.

Kafede konudan konuya atlayarak fakat sonunda hep dergiden kovuluşuna gelerek saatlerce konuşmamızın ardından biraz yürümeye karar vermiştik. O biraz yürüyüş birkaç saate dönmüştü ve apartmanımın önünde sonlanmıştı.

Im Jae Bum.

Saatlerce konuşurken de gecenin bir yarısı benimle evime yürürken de ve şimdi apartmanın girişinde sessizce beklerken de hala içimden bu ismi tekrarlıyordum. Bakışlarımı ayaklarımın altındaki yapraklardan çekip ona yönelttim. Bana bakıyordu. Buraya kadar geldiyse evime davet etmeli miydim? Daha kendi içimde karar bile vermemişken kendi sesimin apartman boşluğunda yankılandığını duydum.

"Yukarı gelmek ister misin?"

Önüne düşen perçemlerinin arasından bana bakıyorken dudaklarında bir gülümseme belirdi. 

"Sanırım bunu onaylamam gerekiyor."

Asansöre ilerleyip aşağıya çağırdım. Gergindim. Neden gergindim? Asansör "ding" sesiyle durduğunda kafamı çevirip ona baktım. Yine bana bakıyordu. Daha önce birçok kez yakaladığım bakışıyla. 

Hızlıca gülümseyip açılan kapıdan içeri girdim ve gideceğimiz katın numarasına bastım. Asansörün mü yoksa onun mu olduğunu anlayamadığım koku burnuma ulaştı. Yeniden ona baktım. Tahmin etmek zor değildi.

Yine bana bakıyordu.

Asansör ding sesiyle durduğunda boğazımı temizleyip kendimi dışarı attım. Kapıyı açmak için şifreyi girdim ve açılan kapıdan içeri girebilmesi için geri çekildim. Yakınımdan, çok yakınımdan geçerken o kokunun sahibinin o olduğunu anladım.

Maskülen ve güven verici.

Ama o güven verici biri miydi, bilmiyordum.

Yönlendirmemi beklemeden montunu çıkarıp portmantoya astı ve sanki ev sahibi oymuş ve onu takip etmesi gereken benmişim gibi koridorda ilerleyip açık olan oturma odasının kapısından içeri girdi.

Montumu ve şapkamı çıkarıp portmantoya, onun montunun yanına astım. Arkamı döner dönmez yere düşen şapkamı önemsemeden oturma odasına girdim.

"Kahve?"

"Daha fazla ayık kalmaya ihtiyacım yok." dedi, pencerenin önünde durmuş dışarıyı izliyordu.

"Şarap?"

"Bu daha iyi bir seçenek."

"Kırmızı, beyaz, rose?"

"Kırmızı," dedi. Daha sonra daha kısık bir sesle ekledi. "Sanırım." Kendi kendine konuşur gibi.

Mutfağa girdim. Dolaptan iki tane kadeh çıkarıp oturma odasına geri döndüm. Göz ucuyla ona baktığımda hala pencerenin önünde durduğunu gördüm. Emin değildim. Fakat camdan yansıyan yansımasına baktığımda gözlerimizin kesiştiğini sandım.

Dev kitaplığın yanında duran kav dolabını açıp içinden en iyi şaraplarımdan birini çıkardım. Birçok konuda bilgili değildim; fakat şarap konusunda kendime güveniyordum.

Holic | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin