🍷
Ben böyle bir insan değilim.
Yatağımda uzanmış odamın tavanına bakarken bilmem kaçıncı kez bunu tekrarlıyordum. Tamam. Bu ilk seksim değildi. İlk tek gecelik ilişkim de değildi. Fakat bu çok farklı hissettiriyordu. Bunda hiçbir şeyin alkolle bir alakası yoktu. Ona çekiliyordum. Ve bu korkutuyordu.
Takıntılıydı.
Israrcıydı.
Can alıcı bir ikna yöntemi vardı.
Birkaç saat öncesini hatırladığımda çığlık atarak kafamın altındaki yastığı kapıya fırlattım. Yüz üstü döndüm. Tenime gömdüğü parmakları, tenimde gezinen dudakları ve nefesi hala hissedilebilirdi. Hissediyordum. Hala orada hissediyordum. Kemerinin metal tokasının bacağımda bıraktığı soğukluğu hissedebiliyor, teni tenime çarptıkça çıkan sesi ve kesik nefes alışverişlerini hala duyabiliyordum.
Ürperdim.
At kafandan.
Sadece bir buçuk saat. Ve sonra bitecekti. Onu bir daha görmeyecektim.
Ayağa kalktım ve üzerimdeki elbiseden ve kirli iç çamaşırından kurtulup kendimi suyun altına attım. Öylece durdum ve gecenin üstümden akıp gitmesini bekledim.
Hep barda geçen bir geceden sarhoş dönmenin berbat bir şey olduğunu düşünürdüm. Fakat şimdi tam tersini düşünüyordum. Geceyi en azından sarhoş tamamlasaydım...
Duştan çıkıp bornozumu giydim. Saçlarımı havluya sarıp mutfağa ilerledim. Su ısıtıcısına bir miktar su koyup tuşa bastım. Su ısınana kadar üstümü giymek ve saçlarımı kurulamak için yatak odama geri döndüm.
Elime geçen beyaz oversize tişörtümü -ki çoğu beyaz, desensiz ve oversizedı- ve külodumu giyip çantamdan telefonumu aldım ve mutfağa geri döndüm.
Yokluğumda bardan çantamın çalınmamış olması güne yazdığım tek artı puandı.
Isınan suyu içine çözünebilir kahve koyduğum kupaya boşalttım ve masaya oturdum. Gözlerim çatmadaki saate gitti. Dördü geçiyordu. İç çektim. Birazdan hava aydınlanacak ve ardından insanlar Mutlu Pazar kahvaltısına oturacak ve boş günlerinin tadını çıkaracaktı.
Ben mi? Bense uykusuzluğumu kahveye besleyip saatlerce uyanık kalacak ve en sonunda sızabilmek umuduyla kendimi yatağıma bırakacaktım. Şanslıysam Ji Won gelmez ve romanını yazmak için beni yine kafeye sürüklemezdi. Ama tabii ki yirmi dört yıllık hayatımda şans hiçbir zaman benden yana olmamıştı.
O sırada masanın üstüne bıraktığım telefonun ışığı yanıp söndü.
Kimden: Bilinmeyen Numara
"Çekim gününü kararlaştırmadık."
Gözlerimi kapattım. Hayal görüyordum öyle değil mi? Yanlış numaraydı ya da? Numaramı bulmuş olamazdı. Zihnimi yokladım. Çekim için sözleştiğim başka bir dergi olabilme ihtimali? İç sesim sertçe uyardı: "Saçmalama."
Kimden: Bilinmeyen Numara
"Tanımıyor gibi mi yapıyorsun? Bu sefer bir daha karşılaşana kadar beklemeyeceğim Su Jin."
Tek istediğim sakin bir cumartesi gecesiydi. Kitabım ve şarabımla koltuğuma gömülmek ve güzel bir gece geçirmek istiyorum. Şimdi ise ağrıyan eklemlerim, gürültüden zonklayan başım ve nedensizce bulanan bir midem ile büyük bir sorunla uğraşmak zorundaydım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holic | Jae Bum
Fanfiction⛔️ Bu hikaye cinsellik, şiddet, psikolojik şiddet ve diğer tetikleyici ögeler içerir. Bu tarz içeriklere karşı hassasiyetiniz varsa lütfen okumayınız. ⛔️ "Üzgünüm, gözlerimi senden alamıyorum." diye fısıldadı. Teninden yayılan parfüm kokusu, nefe...