22.

989 55 48
                                    

sabrina claudio - come here

🍷

Zamanı bir kişiye adayabilirdiniz. Zaman bir kişiden ibaret olabilirdi. Eğer akrep ve yelkovanın hareketleri umrunuzda değilse o an; akrep ve yelkovan onu gösteriyor olabilirdi.

O an da aklımdan bunlar geçiyordu. Çıplak bedeninin altındaydı bedenim. Başını bütün yorgunluğuyla göğsüme, kulağı tam kalbimin üstüne gelecek şekilde koymuş işittiği kalp ritmimi parmaklarıyla omzuma yansıtıyordu. Belirli aralıklarla gözlerini açıp kapattıkça kirpikleri tenimi okşuyordu.

Ne kadar süredir bu haldeydik, tahmin edemiyordum. Sadece zayıf gün ışıklarıyla başlayan her şey zayıf gün ışıklarında devam ediyordu. Gün batıyordu.

Böyle kalmak istiyordum. Bu yüzden sırf konuştuğu için bile ondan nefret edebilirdim.

"Su Jin..."

Bana hitap etmek yerine sanki ismimin ağzında nasıl durduğuna bakıyordu.

"Su Jin."

Cevap vermedim. Aynı hareketleri tekrarlamaya devam etti. Kısa süre sonra çenesini göğüslerimin ortasına koyup bana baktı. Terden ıslanmış saçlarını alnından uzaklaştırdım. Alnını çenesinin biraz önce durduğu noktaya dayadı. Nefesi tenime çarptıkça kalp atışımın hızlandığını hissediyordum. Ve buna karşılık onun da nefesinin daha sık aralıklarla tenime çarptığını hissediyordum.

Hissettiğim şeyin ne olduğunu kavrayamıyordum. Bunun bir his olmadığına karar verdim. Bu bir tür bağımlılıktı. Ona ihtiyacım vardı. Bana ihtiyacı vardı. Bunu biliyordum. Toleransım gitgide artıyordu. Bu tehlikeliydi, bunu biliyordum.

Parmaklarım yeri olarak bellediği saçlarına gitti. Bir süre önceye kadar çekiştirdiğim tellerin parmaklarım arasında yavaşça kaymasını izledim. Kafasını yeniden yan çevirdi. Bakışlarını biraz yukarı çevirdi. Şimdi tıpkı benim onun saçlarındaki parmaklarımı izlediğim gibi o da benim omzumda gezinen parmaklarını izliyordu.

Elimi alnına götürüp saçlarını geri ittim.

"Acıktın mı?" diye fısıldadım.

Kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı.

"Emin misin?"

Kafasını aşağı yukarı oynattı.

"İyi misin Jae Bum?"

Yine kafasını salladı. Şaşırıyordum. Bu oldukça tuhaftı. Gün boyu bir şey yememiştik ve hala aç olmadığını söylüyordu.

"Beni iyi yapıyorsun." diye fısıldadı. Sanki birilerinin bizi duyabileceğinden korkar gibi. Büyük bir sır verir gibi. "Beni öfkeden deliye çevirirken bir an sonra sakinleştiriyorsun."

"Seni ben öfkelendirmiyorum." diye fısıldadım. Güldü. Titreşimini tenimde hissettim.

"Sen yapıyorsun Su Jin."

Yine çenesinin üstünde bana baktı. Sakindi. Fakat bu sakinliği eskisi gibi tehditkar değildi.

"Neden bilmiyorum." diye devam etti.

Yüzünü avuçlarım arasına aldım. "Öfkelendiğin zaman korkutucu oluyorsun." dedim fısıltıyla.

"Kendimi kontrol edemiyorum."

Güldüm.

"Bunu çok iyi anladım."

Yüzünü tenime gömdü.

Holic | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin