45.

752 39 37
                                    

jb - sunrise

🍷

"Kendin ol."

Giderken belimden tutup kendine çektiğinde kulağıma bunu fısıldamıştı. Bununla ne kast ettiğini biliyordum. Ne giyeceğim, nasıl görünmem gerekeceği hakkında endişe etmeme gerek yoktu. İlk gördüğü beni istiyordu.

Dolabının yarısından fazlasını kaplayan farklı renklerde ve farklı modellerde saten elbiseler, bilek botlar, kırmızının farklı tonlarında rujlar, barlarda geçen isteksiz geceler, kitaplar ve şaraplar.


Bir dakika sonrasını bile planlayan biri değil, bir saniye sonrasını bile önemsemeyen biriydim. O ana aittim.

Ben buydum.

Onun tanıdığı ben de buydum.

Olduğum kişiyi saklamak için çiçekli gömleklere, açık renk kıyafetlere ve süslü aksesuarlara ihtiyacım yoktu. Masum görünmek zorunda değildim, ben masum değildim.

Yatakta doğruldum ve birkaç saat önce yarım kalan duşumu almak için banyoya ilerlerken o giymeden önce üzerime geçirdiğim tişörtünü üzerimden çıkardım ve sandalyenin üstüne bıraktım. Küvete girip suyu ayarladım.

Duştan çıkıp bornozumu giydim. Saçlarımı havluya sarıp odaya geri döndüm. Yatağın üstüne oturup telefonumu elime aldım. Saat 18.39'u gösteriyordu. Beni tam sekiz buçukta alacağını söylemişti.

Önce saçımı kurutarak başladım. Saçlarımı kuruttuktan sonra ensemde öylesine topladım. Onların icabına sonra bakmayı düşünüyordum.

Kalkıp dolabımın karşısına geçtim ve duştayken kafamda kurduğum kombini çıkarıp dolap kapaklarına astım. Ardından yeniden makyaj masasına oturup yine henüz banyodayken kullanma kararı aldığım malzemeleri çıkardım.

Önce yüzümü ve boynumu nemlendirip ardından fondöten sürdüm. Çıkardığım far paletinden pembe ve kırmızı renklerini kullandığım göz makyajımı orta, kuyruklu bir eyeliner çekerek tamamladım. Kaşlarımı tarayıp hafifçe boyadım. Pembe ve kırmızı geçişli allıkla yanaklarımı renklendirip kırmızı bir rujla makyajımı tamamladım. Büyük halka küpelerimi, bilekliğimi ve yüzüklerimi takıp tırnaklarıma kırmızı renkte bir oje sürdüm.

Saçlarımı dağıttım. Neler yapabileceğimi gözden geçirirken saçlarımı ordan oraya savurup tepeye tuttuğumda orada kalmasına karar verdim ve saçlarımı tepemde topladım. Aynadaki aksime gülümseyip ayağa kalktım.

Bornozumu çıkarıp yatağın üstüne attım. İç çamaşırı çekmecesinden siyah, dantelli bir külot seçip giydim ve ardından dolabın kapağında asılı duran spagetti askılı, kırmızı, mini saten elbiseyi üstüme geçirdim. Son olarak parfümümü sıktım.

Dikdörtgen bir kutuya benzeyen çantamı çıkarıp içine küçük cüzdanımı ve içinde sadece ruj ve allık bulunan küçük makyaj çantamı koydum. Çantayı omzuma takıp makyaj masasının üstündeki telefonu aldım ve oturma odasına ilerledim. Televizyonun üstündeki saate baktım. 20.30'a az kalmıştı. Kendi kendime iddiaya girdim. Telefonu elime aldım ve ekrandaki saate bakarak beklemeye başladım. Saat 20.30'u gösterdiğinde ise telefonum çaldı. Sırıttım.

"Hazır mısın?" diye sordu, telefonu açtığımda.

"Hazırım."

"Aşağıda bekliyorum."

"Geliyorum."

Telefonumu çantama atıp portmantoya ilerledim. Siyah mantomu giyip siyah bilek botlarımı ayaklarıma geçirdim. Aynadan kendime son kez bakıp evden çıktım.

Holic | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin