jb - sunrise
🍷
Elimden tutup beni o kalabalığın içinden çekerken midem bulanıyor, başım dönüyordu. Tüm vücudumu baştan ayağa saran bir titremenin esiriydim. Beynim bulutlanmış ve görüşüm puslanmıştı. Adımlarım birbirine dolanıyordu. Ancak eskisiyle aynı sebepten değildi. Onun yüzündendi. Sarhoşmuşum gibi hissettiren tamamiyle oydu.
Çıkışa ulaştığımızda belimden tutup kendine çekti. Kafamı ona çevirdiğimde eğilip çene kemiğimden öptü. Gülümsedim, çenesini öperek karşılık verdim.
Araba barın önünde durduğunda kapıyı benim için açtı. Vücudumu arabanın ön koltuğuna taşıdı. Yerime yerleştiğimde kapıyı kapatıp diğer tarafa dolaştı.
Arabayı çalıştırıp sürmeye başlamadan önce klimayı açtı. Biraz sonra bacaklarımdan vuran sıcak havayla gevşeyerek arkama yaslandım. Ve kafamı çevirip ona baktım.
İfadesiz bir yüz ile araba kullanıyordu ancak elleri direksiyonu sıkıca kavramıştı. Biraz sonra trafik lambasına takıldığında kollarını direksiyonun üstüne koyup çenesini de kolunun üstüne yerleştirdi. Kırmızı ışık teninde yansıyordu. O anda karanlık odada filmlerini yıkarken nasıl göründüğünü merak ettim.
Yeşil yanıp da hareket etmeye başladığında gözlerimi ondan çekip yola çevirdim. İşlek caddelerden birinde gidiyorduk. Ona bakmadan konuştum.
"Bana gitmiyoruz."
Cevap vermeden sürmeye devam etti.
Gergin hislerle birkaç kez geldiğim siteye girerken içimde gerginlikle birlikte farklı bir his daha vardı. Arabayı park edip indi ve benim tarafıma dolaşıp kapıyı açtı. Uzattığı elini tuttum ve dışarı çıktım. Kapıyı kapatırken üzerime eğildi ancak geri çekilmedi. Elimi bırakıp yanağına yerleştirdi.
"Bu gece bu evi sevmeni sağlayacağım Su Jin." diye fısıldadı. Dudaklarıma dudaklarını dokundurup geri çekildi. Elini yanağımdan elime indirdi. Parmaklarını parmaklarıma kenetleyip yaslandığım metal yüzeyden beni çekti. Apartmana ilerlemeden arka koltuktan kendi montunu aldı.
Eve geldiğimizde şifreyi girip içeri girmem için kapıyı itti. Botlarımı çıkarıp içeri girdim. Peşimden girip kapıyı kapattı. Mantoma uzanıp omuzlarımdan kaydırdı. Kendininkiyle birlikte askıya astı. Elini belime yerleştirip beni oturma odasına yönlendirdi. İçeri girdiğimde ışığı yakmasını bekledim. Işık yandığında odanın ortasında gergince onu beklerken kollarımdaki elleri ile irkildim.
"Rahatla Su Jin." dedi ve omzumdan öptü.
Arkamda durmuş hala kollarımdan tutuyorken benimle birlikte koltuğa ilerledi. Diz kapaklarımın altı koltuğa dokunduğunda ona döndüm ve oturdum. O da ceketini çıkarıp aramızda biraz mesafe bırakarak yanıma oturdu.
Gözlerimi odada gezdirdim. Gözüm duvardaki saate takıldı. Üçe geldiğini gördüğümde bu kadar zaman geçmiş olmasına şaşırdım.
"Jae?"
"Hımm?"
"Son kadeh hakkımı kullanabilir miyim?"
Bir şey söylemeden ayağa kalktı ve odadan ayrıldı. Elimi kalbime koyup derin derin nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Bu evde bu şekilde hissetmeme engel olamıyordum. Bu evde ondan korkuyordum.
İçeri girdiğinde bir elinde üçte ikisi doldurulmuş kadeh ve diğer elinde ise yarısı renksiz bir sıvı ile doldurulmuş uzun vodka bardağı tutuyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holic | Jae Bum
Fanfiction⛔️ Bu hikaye cinsellik, şiddet, psikolojik şiddet ve diğer tetikleyici ögeler içerir. Bu tarz içeriklere karşı hassasiyetiniz varsa lütfen okumayınız. ⛔️ "Üzgünüm, gözlerimi senden alamıyorum." diye fısıldadı. Teninden yayılan parfüm kokusu, nefe...