jess glynne - take me home
🍷
Evden nasıl çıktım, bilmiyordum. Yeniden mantıklı düşünebildiğimde bir taksinin arka koltuğundaydım ve Ji Won ile defalarca gittiğim, her şeyin başlangıcı olan o yere gidiyordum. Bir yandan ayağımla ritim tutarken diğer yandan ona ulaşmaya çalışıyordum. Cevap vermiyordu.
Aklımda binbir türlü senaryo geçiyordu. Ses tonu, daha önce asla tanık olmadığı tereddütü, sabahki hali... Her şey birleştiğinde kötü düşüncelerden kendimi alamıyordum.
Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki göğüs kafesim acıyordu. Bütün vücudum titriyordu.
Barın orada taksiye beklemesini söyleyip hızla indim ve koşar adımlarla girişe ilerledim. Sağımda solunda duvarda birbirlerini beceren insanların arasından sıyrılıp içeri girdim. Ortamdaki koku, gürültü ve ışığın tetiklediği baş dönmesi ile hemen yanımdaki direğe tutunara gözlerim inatla masaları ve barı taradı.
Oradaydı. Elindeki vodka bardağını kafasını dikledi ve barmenden yenilemesini istedi. Ne zamandır içiyordu?
Derin bir nefes alıp bir süre sakinleşmeyi bekledikten sonra ona ilerledim. Barmenin önüne bıraktığı vodkaya uzanıp dudaklarına götürürken omzuna dokunup bardağı elinden aldığımda çatık kaşları ve öfkeli gözleri ile bana baktı. Ben olduğumu fark ettiğinde dudaklarından sersem bir gülüş döküldü. Fakat gülüşünün aksine gözlerindeki öfkenin yerine hüzün yerleşti. Neredeyse düşer gibi tabureden indi ve kollarını omzuma doladı. Bar kokusunun yok edemediği kokusu ciğerlerime doldu. Seni buldum, diye geçirdim içimden. Yüzünü boynuma gömüp fısıldadığında gözlerimden süzülen yaşlar deri ceketi ile buluştu.
"Geldin."
Kafamı salladım.
"Gidelim." dedim, deri ceketinin yakasından tutarken.
"Hıhım." diye mırıldandı; ancak hareket etmedi.
"Jae..." diye fısıldadım, kulağına. "Hadi, eve gidelim."
Barmene hesabı ödedikten sonra -ki hesap bile kaç saattir burada olduğunu kanıtlıyordu- kolumu belime dolayıp onu dışarıya taşıdım. Oradaki sıralanmış taksilerden birine gidip taksi şoförünün de yardımıyla onu arabaya yerleştirdikten sonra diğer taraftan dolaşıp yanına oturduğumda bana doğru devrilip başını dizlerime koydu.
Şoföre evin adresini söyledikten sonra ona baktım. Bir elini dizimin üstüne koymuş, omuzlarını sanki öyle yaparsa daha küçük görüneceklermiş gibi büzmüştü. Derin bir nefes aldım ve dudaklarıma kadar gelen hıçkırıklarımı engellemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Ancak gözlerimden kurtulan birkaç damlanın saçlarına karışmasına engel olamadım.
Evin önüne geldiğimde yine taksi şoförünün yardımıyla onu arabadan dışarı çıkarttıktan sonra ücretini ödedim ve neredeyse sürükleyerek onu apartmandan içeri soktum. Baygın değildi ancak saçmaladığı şeylerden uyanık olduğu konusunda da şüphelerim vardı.
Asansöre binip eve çıktık. Şifreyi girip onu içeri soktum ve ayakkabılarını çıkarmak için önünde eğildim. Ayakkabılarını çıkarıp kolumu yeniden beline sardım ve onu yatak odasına götürdüm. Yatağa oturtup deri ceketini çıkarmasına yardım ettim. Ellerim pantolonunun kemerine gittiğinde ayağa kalktı. Ayakta durmakta zorlanıyordu. Bu yüzden kollarından tutup dolaba yaslanmasını sağladım. Kemerini çıkarıp düğmesini açarken elleri yanaklarıma yerleşip yüzümü kendine çevirdi. Yüzünde hüzünlü bir gülümseme yerleşti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holic | Jae Bum
Fanfiction⛔️ Bu hikaye cinsellik, şiddet, psikolojik şiddet ve diğer tetikleyici ögeler içerir. Bu tarz içeriklere karşı hassasiyetiniz varsa lütfen okumayınız. ⛔️ "Üzgünüm, gözlerimi senden alamıyorum." diye fısıldadı. Teninden yayılan parfüm kokusu, nefe...