mooncake - zaris
🍷
Bir şey olmuştu.
Bu konuda emindim; dün bir şey olmuştu. Bu sadece yoğun bir iş gününün yorgunluğu değildi, emindim. Buna, gece boyunca en ufak bir hareketimde bile irkilmesi ve belime sıkı sıkı sarılıp uykusunun içinde "Gitme." diye mırıldanması sonucu karar vermiştim.
Uzun, yorucu ve soğuk bir gündü.
Hala soğukluğu, içinde devam ediyor olacaktı ki ara ara titriyordu. Sonra saatlerce koşmuş gibi kesik kesik nefes alıyordu. Daha doğrusu almaya çalışıyordu. O zaman saçlarını okşuyordum. Hatırlamadığım ve muhtemelen bir daha da hatırlayamayacağım o ana ait seyler fısıldıyordum. Sakinleşiyordu. Derin bir iç çekiyordu o zaman.
Uyuyamıyordum, o salise içinde bir şey olacak korkusuyla gözümü bile kırpmak istemiyordum. Bu korkumun sebebini de bilmiyordum.
Ona bakmak kalbimi eziyordu, ruhumu ağırlaştıyordu sanki. Ağlamak istiyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. Ama bunun onu uyandıracağından korkuyordum. Belki de uyandırmalıydım. Eğer kabuslara ev sahipliği yapıyorsa uykusu onları kovmalıydım. Ama yapamıyordum. Buna cesaret edemiyordum.
Sabah olmuştu. İki yakası arasında dört parmaklık mesafeden içeri gün ışıkları sızıyordu. Zayıf gün ışıklarının çıplak omzunda bıraktığı ize takıldı gözlerim. Elimi kaldırıp omzuna koydum. İşaret parmağımla tenini okşadım. Kafamı kaldırıp küçük bir öpücük bıraktım. Geri çekilip yüzüme kaldırdım bakışlarını.
Sakindi şimdi; neredeyse durgun ve huzurlu diyebilirdim. Görevimi tamamlamış gibi hissettim o an. Kendimi biraz aşağı kaydırıp biraz daha ona yaklaştım. Alnımı göğsüne dayayıp gözlerimi kapattım. Zayıf kalp atışlarını duyabiliyordum. Saatlerdir ertelediğim uykuma çekiliyordum.
Birkaç saat olduğunu tahmin ettiğim bir süre sonra saçlarımda gezinen parmakları ile gözlerimi açtım. Kafamı geri çekip gözlerimi gözlerine kaldırdım. Dudaklarında sıcak bir tebessüm ve hala uyku ve yorgunluk barındıran kısık gözleriyle karşıladı beni. Dudakları alnımı buldu.
"Günaydın." diye fısıldadı, saçlarıma.
"Günaydın." diye karşılık verdim.
Gülümsemek istedim; fakat buna cesaret edemedim. Ondan bir şey saklıyormuşum gibi hissediyordum. Ona ne olduğunu sormalı mıydım?
Elim nevresimin altına gidip belimdeki kolunu buldu. Yavaşça arkama dönüp komodinin üzerindeki saate baktım. Siyah sayılar 08.18'i gösteriyordu. Yeniden ona döndüm.
"Bugün çekimin var mı?" diye sordum. Sesim bana ait değil gibiydi. Boğazımı temizledim ve baş parmağımı arkaya uzatıp saati gösterdim. "Sekizi geçiyor."
Kafasını iki yana salladı. Çenesini öne uzatarak beni işaret etti.
"Sen? Senin bir planın var mı?"
Kafamı iki yana sallayarak cevapladım.
"Bugün benimle kalmak ister misin?"
Bu soru kulağımdan girdiği anda bütün vücudumda ürpertiye dönüştü. Fakat cevabım hakkında bir şüphem yoktu. Kafamı salladım. Doğruldu. Doğrulurken sırtıma ve dizlerimin arkasına koyduğu elleri ile beni de kaldırdı. Sorar gözlerle ona bakıyor olmama rağmen cevabını biliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holic | Jae Bum
Fanfiction⛔️ Bu hikaye cinsellik, şiddet, psikolojik şiddet ve diğer tetikleyici ögeler içerir. Bu tarz içeriklere karşı hassasiyetiniz varsa lütfen okumayınız. ⛔️ "Üzgünüm, gözlerimi senden alamıyorum." diye fısıldadı. Teninden yayılan parfüm kokusu, nefe...