20.

905 57 40
                                    

lana del rey - gods & monster

🍷

Üç buçuk saatten fazla süren çekimin ardından tek kelime etmeden çekip giden Jae Bum'un peşinden gitmek için o tarafa doğru adım attığımda Jae In tarafından durduruldum. Kulaklarımdaki uğultudan bana ulaşamayan sorusuna karşılık boş bakışlarımı ona çevirdim.

"Birer kahve içmek için zamanın var mı?"

"Ah acelem var." diye cevaplayıp koridora adım atıp sağa sola bakındım. Dirseğime dolanan parmaklar ile irkilerek arkamı döndüm.

"O zaman bu akşam bir şeyler içmek ister misin?"

Yeniden etrafıma bakındım. Başımdan savmak için bir şeyler mırıldandım.

"Üzgünüm ama henüz birbirimizi tanımıyoruz bile."

"İyi ya. Tanışmak için zaten."

Yeniden ona baktım. Yüzünde sıcak bir gülümseme ile bana bakıyordu. Cebinden çıkarıp telefonunu uzattı. Derin bir iç çekişle yardım ister gibi sağa sola bakındım. Bu sırada gözlerim koridorun sonundaki odadan çıkmakta olan Jae Bum'a takıldığında sırıttım ve heyecanla oraya adım attım. Fakat ardından daha önce toplantıda gördüğüm ve derginin editörlerinden biri olduğunu bildiğim kadının da çıktığını gördüğümde donup kaldım. Ona gülümsüyordu. Ona bana daha önce hiç bakmadığı bir gülümseme ile bakıyordu.

Yumruklarımı sıkıp arkama döndüm. Jae In'in elinden telefonu aldım ve numaramı girdim. İç sesim çığlık çığlığa söverken yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirdim ve sordum.

"Kaçta buluşuyoruz?"

Jae In'in yanından ayrıldıktan sonra odama girdim ve üstümü değiştirdim. Üstümden çıkardıklarımı askıya asıp onları da odanın köşesindeki kostümlerin yanına bıraktım. Çantamı alıp oradan ayrıldım.

Bu his saçmalıktı. İçimdeki bu öfkenin nedenini anlamaya çalışıyordum. Bu onu bir kadınla gördüğüm için olamazdı öyle değil mi? Hiçbir şeyim değildi. Hiçbir şeyi değildim. Onun için içimde bir his yoktu. Öyle değil mi? Hayır. Sinirliydim. Sinirliydim çünkü iki gün boyunca haber alamayışıma karşılık en azından bugün konuşabilmeyi umuyordum; fakat görmezden gelinmek? İşte beni çıldırtan buydu. Evet. Bir merhaba demek bu kadar zor olmamalıydı.

Kaldırımın ortasında durup botumun tabanını sertçe yere vurdum. Arkamdan aniden durduğum için söylenen adamı duymazdan gelip yolun karşısına geçtim ve durağa ilerledim. O sırada önümde duran tanıdık arabanın camı açıldığında bütün ruh halimi büyük bir sırıtışla devre dışı bıraktım.

"Ji Won."

"Eve mi?"

"Hıhım."

"Çekim nasıldı?"

"İyi." dedim, son heceyi biraz uzatarak.

Ji Won'la Jae Bum konusunu konuşmamıştık fakat; yorumlar yüzünden benim için endişelendiğini biliyordum. Bu yüzden onun yanındayken iyi olmak için büyük çaba sarf ediyordum. Konuyu yine bir menajer bulmaya getirmesini istemiyordum.

Holic | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin