🍷
Uzun zamandır bu kadar berbat bir sabaha uyanmamıştım. Zonklayan bir başım, hafif bir yanma ve şiddetli bir bulantıya sahip bir midem vardı. İşte acısı çıkıyordu, dün gece kaçtığım her şeyle birlikte.Sonsuza kadar sarhoş kalmalıydım.
Dirseklerimin üzerinde doğrulup sırt üstü döndüm. Güzel haber; kendi odamda, tek başıma, üstüm giyinik vaziyetteydim. Yatağın içinde oturdum. Hala ayağımda duran stilettolarımı çıkarıp odanın bir köşesine fırlattım. Hala yatakta oturuyorken üzerimden saten elbiseyi sıyırıp yere attım. Fakat burnuma gelen mide bulandırıcı kokunun kaynağı elbise değildi, tenimdi. Bar kokuyordum. Alkol, parfüm ve ter.
Midemdeki güçlü kasılma ile ayağa fırlayıp banyoya koştum. Klozetin önünde iki büklüm oldum ve gecenin giderde yok olmasını izin verdim. Zorlukla ayağa kalktım. Titriyordum, başım dönüyordu. İğrenç hissediyordum.
Kendimi küvete attım ve kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Tenimi yakıyordu, tenime on binlerce iğne batıyor gibi hissettiriyordu. Bu hoşlandığım bir his değildi; fakat bu iğrençlikten ancak tenimi yakarak kurtulabileceğimi düşünüyordum.
Uzun bir süre öyle kaldım. Hiçbir şey yapmadan. Suyun sıcaklığı hissedilebilir olmaktan çıkana kadar. Sonunda yıkanıp küvetten çıktım.
Banyonun fayansına damlayan suları önemsemeden aynanın önüne gittim. Buharı avuç içimle temizleyip yüzüme, boynuma ve vücudumun geri kalan yerlerine baktım. Temizdim.
Kapının arkasındaki kancaya asılı havlumu alıp kendime sardım. Islak saçlarımın tenime dokunması şimdi beni ürpertiyordu. İstemsizce titreyip odama yürüdüm.
Sandalyenin başına attığım saç havlusunu saçlarıma sardım. Kendimi kurulayıp külodumu ve önünde anlamsız bir baskı olan oversize beyaz tişörtümü giydim. Yerdeki elbisenin ve mantonun üstüne basarak ilerleyip pencereleri sonuna kadar açtım. Bu odanın derin dondurucu haline dönüşmesine neden olacaktı. Ama önemli değildi. Bu iğrençlikten kurtulmalıydım.
Nevresimlerimi çıkarıp yerdeki elbise ve mantonun yanına yolladım. Yenilerini taktım. Diğerlerini makineye sürükledim. Elimi ve ayaklarımı yeniden yıkayıp odama geri döndüm. Ve kendimi temiz nevresimlerin üstüne attım.
Her defasında böyle hissetmeme rağmen neden oraya gitmeye devam ettiğimi sordum kendime. Basit bir "hayır" beni o ortamdan uzak tutabilirdi. Ama lanet olası Ji Won, ona ve Çizmeli Kedi bakışlarına hayır diyemiyordum.
Telefonum çaldığında yuvarlanarak yatağın diğer ucuna gittim. Kim olduğuna bakma gereği duymadan kulağıma götürdüm.
"Bugün geliyor musun?"
"Bunu nasıl başarıyorsun Ji Won? Karnımı doyurmak için mutfağa gitmeye bile üşeniyorum."
Telefonun diğer ucundan gelen seslerden şu an nerede dikilip telefonla konuştuğunu ve bu sırada nereye baktığını anlayabiliyordum.
"Gelsem bile beynimin bir şey kaldırabileceğini sanmıyorum." diye devam ettim.
"O zaman sadece yanımda otur. Gerçekten sen olmadığında odaklanamıyorum."
İnleyerek yataktan kalktım. Gözümün önüne otuz iki dişini gözler önüne sererek sırıtan Ji Won belirdi.
"Hazırlanıp geliyorum. Kitabın yayımlandığında büyük bir pay alacağım Han Ji Won."
"Hı hım."
Telefonu kapatıp yatağa fırlattım. Kafamdaki havluyu da onun yanına yollayıp makyaj masasına oturdum. Yüzüme nemlendiriciyi koyarken bugün nasıl bir makyaj yapacağımı düşündüm. Ama buna gerek yoktu. Nasıl olsa ne karar verirsem vereyim evden aynı şekilde çıkıyordum: ince bir eyeliner, o günkü ruh halime göre değişiklik gösteren tonda bir ruj ve allık.
![](https://img.wattpad.com/cover/156096236-288-k424858.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holic | Jae Bum
Fanfic⛔️ Bu hikaye cinsellik, şiddet, psikolojik şiddet ve diğer tetikleyici ögeler içerir. Bu tarz içeriklere karşı hassasiyetiniz varsa lütfen okumayınız. ⛔️ "Üzgünüm, gözlerimi senden alamıyorum." diye fısıldadı. Teninden yayılan parfüm kokusu, nefe...