🍷
"Bunlardan alabilir miyiz? Bunu söylediği sırada markette alışveriş arabasını sürerken dolabın önünde aniden durup dolapta bir yeri işaret etti. İşaret ettiği yerde meyveli süt şişeleri duruyordu.
"Bunlardan alabilir miyiz?"
Çikolatalı olana uzandım. O an sanki dünyayı yok edecek nükleer bomba butonuna basacakmışım gibi bağırdı.
"HAYIR! Çilekli olanlardan."
Şaşkınlıkla ona bakarken onun için iki tane çilekli, kendim için ise bir tane çikolatalı süt alıp arabaya koydum. Sırıttı. Sütü bir an eline alıp öpmeye başlayacağını düşündüm.
Aldıklarımızı kasaya götürdüğümüzde ödemek için elimi cebime attığımda o çoktan kartını çıkarıp kasiyere vermişti.
"Neden benim yerime ödedin? Ben öderdim."
Marketten çıkıp eve doğru yürürken bu ve buna benzer cümlelerle söyleniyordum. O ise yanımda cevap vermeden yürüyordu. Hatta beni dinlediği bile şüpheliydi.
Eve geldiğimizde bir köşeye geçip oturacağını düşünüyordum. Fakat bunun yerine ellerini yıkayıp tezgahın başına geldi ve beni devredışı bırakarak bir şeyler hazırlamaya başladı. Bense "Onu getir", "Şunu ver" gibi emirlerini yerine getiriyordum. Profesyonel bir aşçı gibi görünüyordu. Ve kendi beceriksizliğimi düşündüğümde, böyle bir yeteneği olduğu için minnet duydum.
Nihayet yeme evresine geçtiğimizde ise bir gerçeği fark ettim. Jae Bum sadece aç değildi. Eğer aç olmak eylemi ete kemiğe bürünseydi kesinlikle Im Jae Bum gibi görünürdü. Karşımda oturup masadaki yiyecekleri birbiri ardına ağzına tıkarken buna karar verdim.
On beş dakikadır yemek yemeyi bırakmış, arkama yaslanmış ve onu izliyordum. Bu tıpkı bir online yemek yeme videosu izliyormuşum gibi hissettiriyordu.
Sonunda bitirdiğinde yemek çubuklarını bırakıp arkasına yaslandı.
"Doydun mu?" diye sordum.
Ağzındakini çiğnemeye devam ederken kafasını sallad. Masayı toplamak için ayağa kalktım. Boş bulaşıkları makineye yerleştirdim. Kalanları saklama kabına koyup bir çantanın içine koydum.
"Bunları eve götürmelisin."
"Götürmeyeceğim. Ben evde kendime bir şeyler yapabiliyorum."
Kaşlarımı çattım.
"Ben de yapabilirim."
"Alınma ama pek sanmıyorum."
Açıkçası ben de pek sanmıyordum. Ama bu kendinden emin havası sinirimi bozuyordu. Oturduğu sandalyenin önüne geçip ellerimi belime koydum.
"Yaparım."
Yüzüne alaycı bir gülümseme oturdu. Ayağa kalktı. Aramızdaki bir adımlık mesafeyi kapatıp konuştu.
"Birçok şeyi iyi yapabildiğini biliyorum Su Jin; fakat bu onlardan biri değil."
Sesindeki o tını hoşuma gitmedi. Tedirgin bir şekilde yutkunup bir adım geri gittim. Boğazımı temizleyip çantayı masanın üstüne bıraktım. Yanından geçip oturma odasına ilerledim. Peşimden gelişine aldırış etmeden koltuğa oturdum ve televizyonu açtım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holic | Jae Bum
Fanfic⛔️ Bu hikaye cinsellik, şiddet, psikolojik şiddet ve diğer tetikleyici ögeler içerir. Bu tarz içeriklere karşı hassasiyetiniz varsa lütfen okumayınız. ⛔️ "Üzgünüm, gözlerimi senden alamıyorum." diye fısıldadı. Teninden yayılan parfüm kokusu, nefe...