5.

1K 66 27
                                    

🍷

Klik.

Uykunun karanlığında gezinirken duyduğum ses buydu. Değil bilincim henüz gözlerimi bile açmamış iken yeni bir ses duydum. Çırk. Bu sesin ardından oluşan sessizliği yeni bir klik sesi bozdu.

Gözlerimi araladığımda baş ucumdaki pencereden gözlerime hücum eden gün ışınlarına ellerimi siper ederken sesin kaynağını aradım. Çok uzağa bakmama gerek yoktu: otuz santimetre uzağımda duruyordu. Bir fotoğraf makinesi ve onu tutan tanıdık bir surat.

Ah.

Ben ne yaptım?

"Ne yapıyorsun?" deyip doğrulmaya çalıştım fakat başaramadım. Bacakları belimin iki yanındaydı. Üstelik bana doğru eğiliyordu.

"Bunu neden satmadığımı biliyor musun?" diye sordu.

Sorumu geçiştirmiş olduğunu fark etmiştim. Bir şey demedim. Gözlerine baktım. Yüzü bir karışlık mesafedeydi. Gözlerim emir beklemeden yüzünde gezinmeye başladı. Bu mesafeden baktığımda gözüme ilk kez çarpan iki noktaya odaklandım. Sol gözkapağındaki iki bene.

"Neden?" diye sordum, gözlerimi gözlerinde tutmaya çalışarak.

"Senin fotoğraflarını çekmek istiyorum. Kırmızı ışığın altında beyaza belirecek seni izlemek istiyorum."

Yutkundum.

"Neden bahsettiğini anlamıyorum."

"Modelim olmanı istiyorum."

Cevap vermedim. Bunun yerine omuzlarından tutup onu itmek istedim. Fakat milim kıpırdamadı. Elleri omuzlarımın iki yanına indi. Dirsekleri ise göğüs hizamdaydı.

"Bunu benim için yapar mısın?"

Tıhladım. Dürüst olmalıydım. Kim olursa olsun henüz yirmi dört saatten az tanıdığım biriyle aynı yatakta çırılçıplak, klik sesi-... Dur biraz.

"Sen fotoğrafımı mı çektin?"

Üzerimden kalktı ve yana devrildi. Fotoğraf makinesini, komodinin üstüne koydu. Şimdi ona görür gözlerle baktığımda üstünü çoktan giyinmiş olduğunu görebiliyordum.

"Ne yani? Sadece fotoğrafımı çekip gidecek miydin? Uyanarak planını mı bozdum?"

Beni dinlemiyordu bile. Sırt çantasının fermuarını kapatıp ayağa kalktı. Halime aldırış etmeden ayağa kalkıp önünde durdum.

"Parasızlıktan bu şekilde mi kurtulacaksın? Fotoğraflarımla? Daha neler çektin Im Jae Bum? Bununla yasadışı-..."

Beklenmedik bir kahkaha attı.

"Ah, kapa çeneni."

Ne? Öfke soluyordum. Sinirle çantasına doğru bir hamle yaptım.

"Ne? Ça-..."

Eliyle ağzımı kapatıp koyulaşmış gözlerini gözlerime dikti. Ben ne kadar öfkeliysem o da en az o kadar öfkeli görünüyordu. Çenesi öne çıkmış, çene hattı belirginleşmişti. Dikkatimi ona vermem için çenemi sıktı.

"Bana bak Cha Su Jin. Kimim ben? Dün gece düzüştüğün sıradan biri mi? Fotoğraflarını çekip bunları yasadışı sitelere koyacak biri mi? Bana bak. Benim, Im Jae Bum."

Eline asıldım. Söylediklerini şu anki durumumda ciddiye alamıyordum.

"Ayrıca kaçmıyordum. Gidiyordum."

Elini çekti. Düşer gibi ayaklarımın üstüne bastım. Halbuki ayaklarım yerden kesilmemişti bile. Çenemi ovuştururken gereksiz bir blöfle ona baktım.

"İkisi çok farklı şeyler değil. "

"Korece anlamıyor musun? Gidiyorum. Bu seninle tekrar iletişim kurmayacağım anlamına gelmiyor. Zaten o kadar kolay kurtulamazsın."

"Seninle tekrar iletişim kurmak istediğimi söylemedim. Umurumda değilsin. Sektörde bir sürü pislik varken sana güvenmemi nasıl beklersin? Çektiğin fotoğrafları görmek istiyorum."

İç çekti.

"Göremezsin. Analog ile çektim."

"Filmi çıkarabilirsin. Görebilirim."

"Deli misin? Film yanar."

"Umurumda değil. O filmi bana vermeni istiyorum. Ah kafayı yiyeceğim."

Öfke tenimi karıncalandırıyordu. Tırnaklarımı avuçlarıma geçirdim.

"Yah! Sadece iki fotoğraf çektim, dedim sana. Omuzların bile görünmüyor."

Elini sertçe omzuma vurdu. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Olanları idrak edemiyordum. Ben şu an ne yaşıyordum?

Gözlerimi omzuma indirip yeniden ona baktım. Bakışları benim bakışlarımı takip etti. Gözlerimde durakladı. Yutkundu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Peki. Filmi sana vereceğim."

Çantasını açıp makinenin olduğu diğer çantayı çıkardı. İçinden makineyi aldı ve film bölmesini açtı. Filmi çıkarıp bana uzattı. Hızlıca elinden aldım ve sonra sanki elimden geri alabilirmiş gibi elimi arkama götürdüm.

Yanımdan geçip gitmek üzereyken "DUR!" diye bağırdım. Sorar gözlerle bana baktı. "Telefonun. Telefonunu kontrol etmeliyim."

Kafasını geriye attı fakat ikiletmedi. Cebinden telefonu çıkardı. Ekran kilidini açıp bana uzattı. Zaman kaybetmeden fotoğraflarınaa baktım. Ardından ona geri uzattım. Telefonu alırken önce elime, ardından bana baktı. O bakışı başka bir şey fark etmeme neden oldu.

Çıplaktım.

O anda gözüme çarpan bornozumu kapıp üzerime geçirdim, önünü bağlarken ona doğru yürüdüm ve tam önünde durdum.

"Eğer herhangi bir yerde fotoğrafımı görürsem..."

"Ne yapacaksın?"

"Yah!"

Omzuna vurdum; fakat kıpırdamadı. Yatak odamın kapısında öylece durmuş gözlerime bakıyordu. İçimi ürpertiyordu. Evet, bakışlarında yanlış olan şey buydu. Sanki parmakuçlarının görevini üstlenmiş gibi gözleri tenimde soğuk izler bırakıyordu. Her miliminde.

Onun karşısında belki de yapılacak en son şeyi yaptım. Bocalamak. Bu onun kontrol güdüsünü ortaya çıkaran bir işaretti sanki. Bana doğru bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Geri gitmemi engellemek için kolunu belime sarıp kendine çekti. Bornozun kuşağının düğümü karnıma batıyordu.

"Modelim ol. Bırak sana bir fırsat sunayım Su Jin."

Gözlerimi kapattım. Bornozun kalın kumaşına rağmen avcundan tenime işleyen sıcaklığı hissediyor ve akciğerlerimi esir alan kokusunu alıyorken ne söylediğine odaklanamıyordum. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesindeki alkol kokusunu hala alabiliyordum. Dudakları çene çizgimi takip ederek kulağıma gitti.

"Lütfen," diye fısıldadı. "Modelim ol."

Açıkçası bu şartlarda kelimeleri nasıl birleştirdim bilmiyorum fakat; "Neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlamıyorum." dedim. Sesim ona uyum sağlamak ister gibi fısıltı halindeydi.

"Kendini benim gözlerimle görsen..." boynuma ilerledi. Şimdi belimden tutuyor olmasına minnet duydum. "İşte o zaman Su Jin, o zaman ne demek istediğimi anlardın."

Geri çekilip bir adım geri attı. Bense dengede durmaya çabalıyordum.

"Gidiyorum." dedi.

"Git."

Kapıya ilerlerken onu takip ettim. Portmantodan montunu alıp üzerine geçirdi. Çantasını sırtına geçirip ayakkabılarını tabanlarına basarak giydi. Kapıyı kapatıp aramızdaki bütün bağlantıyı koparmaya hazırlanırken elini kapıya koydu ve kapının aralığından kafasını soktu.

"Cevabımı almak için geleceğim."

🍷



Holic | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin