28.

895 53 39
                                    

anne-marie - don't leave me alone (ft. david guetta)

🍷

"Jae Bum, lütfen." omzumdaki elini tutup ayağa kalktım. Önüne geçtim ve bana bakmasını sağlamak için ceketini çekiştirdim. İşe yaramıyordu, saf öfkenin mesken tuttuğu gözleriyle tamamen Jin Young'a odaklanmıştı.

"Jae Bum?" dikkatini çekmek için tırnaklarımı eline batırdım.

Bana bakmadı fakat; bu onu öfkenin neden olduğu transtan çıkardı. Çenesini öne arkaya oynatıp dudaklarını yaladı ve yüzüne bir gülümseme yerleşti. Önce bana çevirdiği gözleri yeniden Jin Young'u bulduğunda diğer elini yanımdan ona uzattı.

"Im Jae Bum." Sesindeki sadece benim duyabildiğimi sandığım tını kulaklarımı tırmaladı.

Jin Young'un buna karşılık bir şeyler söylediğini duydum fakat; söyledikleri kulağımı yalıyor geçiyordu sanki. Tamamen Jae Bum'a odaklanmıştım. Ancak o, beni görmezden geliyordu.

Elini elimden kurtarıp diğer bileğimi tuttu ve yanına çekti. Gözlerinde, diğer insanların samimiyetten kaynaklandığını düşüneceği ancak benim öfkeden kaynaklandığını bildiğim bir parıltıyla Jin Young'a gülümseyip sordu.

"Neden bir masaya geçmiyoruz?"

Cevabını bile beklemeden barın arka taraflarında, piste en uzak kısımdaki masalardan birine yöneldi. Peşinden sürüklenirken arkama dönüp Jin Young'a baktım. Okul yıllarında bir şeyler çözmeye çalıştığı zamanlarda olduğu gibi yine kaşlarını çatmış bir şekilde bileğimdeki eline bakıyordu.

Gözüne kestirdiği masaya ulaştığımızda Jae Bum neredeyse iter gibi beni koltuğa oturtup yanıma oturduğunda elini bileklerimden çekti ve bacağıma koydu. Elindeki alev satenin altından tenime ulaştı. Bir elimi elinin üstüne koyup diğer elimle kolunu tuttum. Tırnaklarım yine etine batıyordu.

Korkuyordum. Bu sefer daha çok Jin Young'a bir şey yapacağından korkuyordum. Gayriihtiyari yutkunup ona baktım. Delici bakışlarıyla beni tarıyordu. Sonunda bana doğru eğildi ve "Bana yalan söyledin." diye tısladı kulağıma.

"Söylemedim." diye fısıldadım, Jin Young masaya otururken.

"Hiç öyle görünmüyor Su Jin-ah." dedi ve Jin Young'a gülümsedi.

Jin Young gözlerini ikimiz arasında gezdirip Jae Bum'da bıraktı ve sordu.

"Ne öyle görünmüyor, bir şey mi kaçırdım?"

Jae Bum kafasını iki yana sallayarak gülümsedi.

"Su Jin, üzerindeki kıyafetlerle sanki otuz beş yaşındaymışsın gibi göründüğünü söylüyordu." dedi.

"Ne?" hayretle ona baktım.

"Fakat bence gayet şık görünüyorsun Jin Young-sshi."

Ne?

Jin Young'a baktım. Şaşkın ve kırgın bakışlarıyla buluştu gözlerim. Gözlerini yeniden Jae Bum' a çevirip gülümsemeye çalıştı.

"Teşekkür ederim."

Jin Young arkasına yaslanıp ceketinin duruşunu düzeltti. İşaret parmağı elindeki kadehin ağız kısmında geziniyordu. Bakışları ikimiz arasında gezindi.

Holic | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin