sia - dressed in black
🍷
"Ne?"
"Herkesin birlikte olduğumuzu bilmesi için, dedim."
Kocaman açtığım gözlerimi ona çevirdiğimde gözleri birkaç santimetre uzağımdaydı. Sıcak nefesini dudaklarımda hissediyordum.
"Bu tarz ilişkilerle ilgilenmediğini sanıyordum."
"Ben de öyle." diye fısıldadığında dudakları dudaklarımı okşadı.
Dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp ayağa kalktım ve mutfağa ilerledim. Bunu yapma amacım oradan kaçmaktı. Bu gerçekmiş gibi hissettirmiyordu. Dün geceye rağmen hala gerçekmiş gibi hissettirmiyordu. Ellerimi fayansa dayayıp derin bir nefes aldım.
"Su Jin?"
Olduğum yerde sıçrayarak arkamı döndüm. Kapının orada durmuş ve omzunu kapıya yaslamıştı. Kaşları endişeyle çatılmış bana bakıyordu.
"Hımm?" dedim, aceleyle.
"Ne oldu?"
Kafamı iki yana sallayarak gülümsemeye çalıştım. Ardından arkamı dönüp su ısıtıcısına su koydum ve tuşuna bastım.
"Bir şeyler hazırlamak için geldim." diye mırıldandım.
Arkamda yaklaşan ayak seslerini duydum. Arkamı döndüğümde hemen karşımdaydı.
"Yardım edeyim."
"Olur." dedim ve dolabı işaret ettim. Gözlerimi oradan ayırmadan devam ettim. "Dolapta sabahtan kalanlar var. Onları çıkarır mısın?"
"Tamam." dedi ve oraya yöneldi.
Gözlerimle hareketlerini takip ettim. Dolabın kapağını açıp önce üst üste konulmuş yumurta rulosu ve pilav kaplarını çıkardığında kaşları çatıldı. Bana baktı.
"Yememişsin."
"Yedim."
"Yememişsin Su Jin, görebiliyorum."
"Sabahları pek bir şey yiyemiyorum. Bir yumurta rulosu ve pilav yedim. Şimdi de kalanları yiyebiliriz." dedim ve dudaklarıma en sevimli gülümsememi yerleştirdim.
İç geçirip elindekileri masaya yerleştirdi. Eli pilav kabının kapağına gittiğinde dudağımı ısırdım.
"Pardon, pilav yedim mi demiştin?"
Pilav yemediğim için bu kadar sinirlenmesi normal miydi? Dudaklarımı kemirmeye devam ederken arkamı döndüm. İç geçirişini ve yeniden dolaba yönelen ayak seslerini duydum. O sırada tık sesi suyun ısındığını haber verdi.
Küçük bir tencere çıkarıp içine iki paket hazır erişteleri hazırlamaya başladım. O da o sırada soya filizi çorbasını mikrodalgaya yerleştiriyordu. Diğer kapları da onun önüne taşıdı. Tencereyi ocağa koyduğumda gözlerim çatmadaki saate takıldı. Beşe geliyordu. Zaman gerçekten bu kadar çabuk mu geçecekti hep onun yanında? Yoksa zaman kavramım hep yok mu olacaktı onunla? Gözümün önünde hareket eden eliyle irkilip düşüncelerimden ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holic | Jae Bum
Fanfiction⛔️ Bu hikaye cinsellik, şiddet, psikolojik şiddet ve diğer tetikleyici ögeler içerir. Bu tarz içeriklere karşı hassasiyetiniz varsa lütfen okumayınız. ⛔️ "Üzgünüm, gözlerimi senden alamıyorum." diye fısıldadı. Teninden yayılan parfüm kokusu, nefe...