he says: "save me, save me."
she says: "maybe, maybe."eurielle - hate me
🍷
"Bana istediğin her şeyi yaptırabiliyorsun."
Beni kendine çektiğinde dizlerimin üstüne düştüm. Eğer o an hissediyor olsaydım acısını hissedebileceğim kadar sert çarptım dizlerimi. Fakat vücudum şok ile kaskatı olmuştu. Kollarını bana sarıp yüzünü omzuma gömdü.
"Bunun benim için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyor musun?"
Geri çekilip yüzümü elleri arasına aldı. Gözleri gözlerimi aradı, bulduğunda tekrar konuştu.
"Beni değiştiriyorsun."
Yüzünü yüzüme yakıştırdı. Nefesi yüzümü okşadı, parmakları da saçlarımı. Bir tutam saçı kulağımın arkasına atarken gülümsedi. Bu acı bir gülümsemeydi.
"Buna karşı çıkamıyorum Su Jin ve buna engel olamıyorum. Bu kötü hissetmeme neden oluyor. Her şey sona erdiğinde bütün gardımı indirmiş şekilde tek başıma kalmaktan korkuyorum."
Neden bahsediyordu? Ne anlatmaya çalışıyordu? Bunları kafamda çözümleyemiyor, sadece onu dinliyordum. Hüzün ve çaresizlik çökmüş gözlerinde öfkenin arkasına sığınmış, kendini korumaya çalışan yirmi beş yaşındaki genç adamı görebiliyordum. Elimi kaldırıp yanağına koydum. Kafasını elime doğru eğip gözlerini kapadı. Onu kendime doğru çekip kafasını göğsüme koydum. Yüzümü saçlarına gömdüm. Kollarını bana daha sıkı sardı.
"Bu yüzden kaçmaya çalışıyorum. Ama kaçamıyorum." diye fısıldadı.
Bir şey söylemedim. Bir süre öyle kalıp normale dönmeyi bekledim. Üzerimdeki şok etkisi geçmeye başladığında kollarını yavaşça belimden ayırdım. Endişeli gözlerle bana baktı. Gülümsemeyi düşündüm fakat; gülümsememin yüzümde iğreti durmasından çekindim. Bunun yerine gözlerimi ellerine indirdim. Ellerini tutup ayağa kalktım. Onu da kendimle ayağa kaldırdım.
Parmaklarımı parmaklarına kenetledim ve onu kendimle sürükledim. Gözlerimin ucuyla ona baktığımda tuhaf bir ifadeyle kenetlenen ellerimize bakıyordu.
"Su Jin."
Gözlerime baktığında yutkunup elimi çekmeye çalıştım; fakat buna izin vermedi. Gözlerimi gözlerinden çekip ellerimize indirdim. Bana doğru bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Nefesi saçlarım arasında gezinmeye başladı.
"Kalbim çok hızlı atıyor." Yutkunuşu boş sokakta yankılandı sanki. "Ellerin vücudumda dolaşırken bile böyle hissetmiyordum Su Jin. Şimdiyse sadece elimi tutuyorsun." diye fısıldadı. "Anlamıyorum. Neden?"
Gözlerimi gözlerine çıkardım. Boşta olan elimi doğrulamak ister gibi kalbinin üzerine koydum. Avcumun içinde kalbinin ritmini hissedebiliyordum. Cevap veremedim. Garip bir suçluluk ile bakışlarımı yere indirdim.
"Su Jin." diye fısıldarken parmaklarım arasındaki parmakları ile temasını kaybetti. İki elini iki yanağıma yerleştirip yüzümü kendine çevirdi. Gözleri yüzümde gezindi. Yeniden gözlerimle buluştu. Yabancıydı. Kelimelerini dile getiren sesi, bakışları, dokunuşları... Derin bir nefes aldığımda şampuanımın arkasına gizlenmiş kokusuna ulaştım.
"Beni kurtar." diye fısıldadı. "Sonunda ne kadar incineceğimi düşünmek istemiyorum. Şimdiden sonunu düşünmek istemiyorum." diye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holic | Jae Bum
Fanfic⛔️ Bu hikaye cinsellik, şiddet, psikolojik şiddet ve diğer tetikleyici ögeler içerir. Bu tarz içeriklere karşı hassasiyetiniz varsa lütfen okumayınız. ⛔️ "Üzgünüm, gözlerimi senden alamıyorum." diye fısıldadı. Teninden yayılan parfüm kokusu, nefe...