37.

829 39 49
                                    

the weeknd - where you belong

🍷

"Onu seviyor musun Su Jin? Ona güveniyor musun?"

Hiçbir şey söylemeden masadan kalkıp restauranttan çıktım ve nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım. Montumu restaurantta unuttuğumu ise soğuktan titremeye ve bacaklarım birbirine dolanmaya başladığında fark ettim. Durup alnıma vurdum. Kollarımı bedenime sarıp geri dönmek veya gururumdan ödün vermemek pahasına donarak taksi beklemek arasında bir seçim yapmaya çalışırken omuzlarıma dokunan kumaş ile irkilerek arkama döndüm.

"Özür dilerim Su Jin."

Elini belime yerleştirip diğer eliyle arabayı işaret etti.

"Eve bırakayım, izin ver."

Ona baktım. Gülümsemeye çalıştı; fakat daha çok sıkıntıyla dudaklarını birbirine bastırmış gibi duruyordu. Bakışlarımı gözlerinden kaçırıp ayaklarıma indirdim ve ayaklarıma bakmaya devam ederek arabaya ilerledim. Kapıyı onun açmasını beklemeden kapıyı açtım ve içeri geçtim.

"Seni kırmak istemedim Su Jin, özür dilerim. Sadece senin için endişelendim." dedi, arabaya binip arabayı çalıştırmadan.

"Önemli değil." diye mırıldandım. "Artık gidebilir miyiz?"

Güzel başlayan bir akşam, gergin bir sessizliğin eşlik ettiği araba yolculuğu ile sona ermişti. Arabayı durduğunda kapıyı açıp ayaklarımı dışarı attığımda karşımda onu gördüm. Yardım etmek için uzattığı elini görmezden gelip kendimi dışarı attım. Aklımdan hiçbir şey söylemeden oradan gitmek geçiyordu. Ancak apartmana doğru henüz bir iki adım atmıştım ki kalbim ağırlaştı. Onunla bu şekilde olmaktan nefret ediyordum, hep nefret etmiştim. Derin bir iç çektim. Geri döndüm. Sesimdeki mesafeyi koruyarak ancak çok da soğuk olmamaya çalışarak konuştum.

"Yemek için teşekkür ederim." dedim. Geri dönüp gitmek üzereyken bir anda kollarıyla beni sardı. Yüzünü boynuma gömdüğünde ince şifonun üstünden bana ulaşan sıcak nefesi ürpermeme neden oldu.

"Özür dilerim Su Jin-ah."

Ellerimi beline yerleştirdim.

"Önemli değil Jin Young." dedim yavaş bir tonda.

Geri çekildi, fakat elleri hala omzumdaydı. Gözlerinde yoğun pişmanlık ve hüzünle bana bakarken başını iki yana salladı hafifçe.

"Bugün böyle sona ermesini planlamıyordum."

"Ben de öyle."

Sağ tarafımdan bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı ve bana yaklaştı. Tıpkı önceden yaptığı gibi alnımın saç telleriyle birleştiği noktaya öpücük bıraktı.

"Bir sonraki sefere bunu düzelteceğim."

Gülümsedim.

"İyi geceler, Su Jin-ah."

"İyi geceler Jin Young-ah."

Apartmana girene kadar bekledi. Asansörün kapısını açtığımda ise arabanın çalıştığını duydum. Asansöre binip kata bastım. Gözlerimi kapatıp ding sesini duyana kadar bekledim. Dairenin kapısına gidip şifreyi girdim. Sinyal sesiyle açılan kapıdan içeri girip ayakkabılarımı çıkardım. Montumu çıkarıp portmantoya astım. Ve çantamı alıp oturma odasına girdim. Işığı açtığımda bir anlık korkuyla çığlık attım.

Holic | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin