40.

686 42 34
                                    

kadebostany - save me

🍷

Banyodan gelen hararetli konuşma ile gözlerimi araladım. Birisi yüksek sesle konuşuyor gibiydi. Biraz sonra duyduğum büyük bir gürültü ile yatakta sıçradım ve panikle banyoya yürüdüm.

"Jae Bum? Orada mısın?"

Cevap gelmeyince kapıya tıklayıp tekrar denedim.

"Jae, iyi misin?"

"Git Su Jin." ses tonu baştan ayağa titrememe neden olsa da kapıdan ayrılmadım. Elim kapının koluna ulaştı. Yavaşça aşağı indirirken seslendim.

"Jae Bum?"

Öfkeyle soluduğunu duydum. İçime büyük bir korku yerleşti. Fakat buna rağmen hala orada kalmamı sağlayan şey içimde her saniye daha da büyüyen endişeydi.

Derin bir nefes aldım. Kapıyı aralayıp başımı içeri uzattığımda dudaklarımdan korku dolu bir çığlık kurtuldu. Lavabonun üstündeki aynanın parçaları banyonun zeminine dağılmış haldeydi. Banyonun en köşesinde, yere oturmuş ve sırtını granit duvara yaslamış Jae Bum'u buldu gözlerim. Elleri dizlerinin üstünde yumruk haline gelmiş ve sol yumruğundan banyonun zeminine kan süzülüyordu. Sol elinde ise telefonunu sıkı sıkı tutuyordu.

"Jae..." diye fısıldadım.

"Su Jin, git."

Önüne eğdiği kafasını bana çevirdi. Öfkenin koyuya boyadığı gözleri titreyen göz kapaklarım ardındaki gözlerim ile buluştu. Gayriihtiyari bir adım geriledim. Bütün vücudumun sarsılmaya başladığını hissediyordum, kalbim sıkışıyordu. Ayaklarım geri geri gitti. Gözlerimi kapattım.

Ne yapmam gerekiyor?

Ona söz vermiştim, öyle değil mi? Ona, öfkesini kontrol etmesine yardım edeceğime dair söz vermiştim. Ayaklarım üstünde dönüp kapının oraya ilerledim. Ayakkabı dolabının üstünden ikimiz için kalın tabanlı terliklerden alıp yatak odasına geri döndüm.

Hala derin derin nefes alıyor ve aldığı nefesi öfkenin etkisiyle kesik kesik veriyordu. Sakinleşemiyordu. Terliklerimi ayağıma giyip yavaş yavaş yürüyerek yanına ilerledim. Ayna kırıklarının ayaklarımın altında çıtırdadığını duyabiliyordum ve bu beni daha da ürkütüyordu.

"Su Jin." diye tısladı, gözlerini kapatıp.

Kanayan elini avcumun içine aldım. Yavaşça ellerini açmaya çalıştım, izin vermedi.

"Sana yardım etmemi istedin Jae Bum, bırak sana yardım edeyim." diye fısıldadım, baş parmağım ile elinin üstünde daireler çizerken.

Gözlerini sıkıca kapatıp kafasını geriye itti. Kafası sertçe duvara vurdu.

"Jae, yapma..."

Elimi elinden çekip yüzünü kavradım. Kendimi ona biraz daha yaklaştırıp bacaklarının arasında dizlerimin üstünde durdum. Ona doğru eğilip çenesinden öptüm.

"Ah." diye küçük bir isyan kurtuldu dudaklarından.

"Hadi Jae Bum-ah. İzin ver eline bakayım, hımm?"

Holic | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin