Romanımın derinlerine dalmışken Lucas'ın sesiyle dikkatim dağıldı.
"Rose! Rose!"
Romanı yatağımın üzerine bıraktım. Pencereden aşağı baktım.
Bahçe hortumunu eline almış Rex'i yıkamaya çalışıyordu ama Rex suyu sevmediği için Lucas'ın elimden kaçmaya çalışıyordu. Rex çabaladıkça Lucas ıslanıyordu.
Onlara gülümsedim. Sonra koşarak merdivenlerden aşağı indim. Merdivenin sonuna vardığım sırada Kyle'la karşılaştım.
"Rose nereye gidiyorsun?"
"Lucas arka bahçede Rex'i yıkıyor." dedim. Kısa cevaplar verip bir an önce onların yanına gitmeliydim.
Koşarak dışarı çıktım. Yanlarına gelmiştim. Gülmeme engel olamıyordum.
Lucas bana baktı. O da gülümsedi.
"Rose hortumu tut. Ben de Rex'i yıkayım. Hava çok sıcak. Biraz serinlesin istedim ama inat ediyor."
"Tamam. Hortumu bana ver dedim."
Hala kıkırdamaya devam ediyordum. O kadar komik görünüyorlardı ki gülmemek imkansızdı.
Ben suyu Rex'e doğru tutarken Lucas'da onu yıkıyordu. Kyle'da yanıma gelmişti. Birlikte Rex ve Lucas'ı seyrediyorduk.
Acaba ailem ölmeden önce bizim de bir evcil hayvanımız var mıydı, diye düşündüm. Tabiki hiçbir şeyi hatırlayamadığım gibi bunu da hatırlayamıyordum.
Yine de şanslıyım ki en azından yanımda Lucas ve Kyle vardı. Eğer onlar olmasaydı bu yaşadıklarımı nasıl atlatırdım, bilmiyorum. Ailemin acısını ve yalnızlığımı bana unutturabilmek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlardı. Onları çok seviyordum. O kötü günlerden sonra bugün yüzüm hala gülüyorsa bunu onlara borçluyum.
Tanıdık bir ses düşüncelerimi böldü. Bu Alexandra'ydı. Kuzenim olmasına rağmen onu hiç sevmiyordum. Kyle'da kuzenimdi ama Alexandra'ya hiç benzemiyordu. Onun aksine oldukça cana yakın ve iyi huylu bir insandı.
"Rose! Yine saçma sapan işlerle mi uğraşıyorsun?"
Lucas başını kaldırdı. Alexandra'ya döndü. Benden önce konuşmaya başladı.
"Senin yaptığın saçmalıklardan değil. Öyle değil mi Alexandra? Buranın havası değişti. Hadi gidelim Rose." dedi ve elindeki hortumu bıraktı. Rex'i yıkamayı bitirmişti. Kyle çeşmeyi kapattı.
Lucas elimi tuttu ve hızla yürümeye başladı.
"Neden Alexandra'ya bu kadar sert davrandın?" diye sordum.
"Boş versene Rose. O bunların hepsini hakediyor."
Sustum. Haklı olabilirdi ama yine de herkese karşı çok sertti. Sorun sadece Alexandra'yla böyle konuşması değildi. Bana karşı genel olarak çok nazikti ama diğer insanlara hep katı davranıyordu.
"Yine ne düşünüyorsun? Her şeyi kafana takma. Sen bir duşa gir. Hava çok sıcak. Ben de duşa gireceğim. Sonra aşağı gel. Yemek saati yaklaşıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN İZ
Vampirgeschichtenİkimizde yerdeydik. Gözleri gözlerime değdiğinde kalbimde tarifi zor bir acı hissettim. Dudakları hüzünle burkuldu. Tüm bedenim zangır zangır titriyordu. Lucas'ın gözünden damlayan göz yaşı yanağından burnuna süzülerek diğer yanağından yere damladı...