Ilık ılık esen rüzgar alevin etkisiyle yakıcı bir hava dalgasına dönüşüyordu. Saçlarımı uçuşturuyordu. Tenim sıcaktan kupkuru ve gergin bir hal almıştı.
Görüş alanım bulanıktı. Üstelik dumanlar ve alevler yüzünden neredeyse hiçbir şeyi göremiyordum.
Her nefes alışımda içime çektiğim duman genzimi acıtıyordu. Öksürüklere boğuluyordum. Biri bitmeden diğeri başlıyordu. Ciğerlerim dumanın etkisiyle yanıyordu.
Ateş yayılıyordu ve benim sürünerek ulaştığım yere doğru yavaş yavaş ilerliyordu. Alevler artık çok yüksek değildi ama yerde olduğum için buraya yayıldığında yanacağımdan emindim.
Elimi yere destek verdim. Tane tane olmuş toprak elimin altında kayıyordu. Elime biriken toprağı sıkıyordum. Sanki ondan destek almak ister gibi ona umut bağlamış gibi elimdeki toprağa baktım.
Alevlerin içinde cebelleşen Matt ve Lucas'a döndüğümde bana gelmekte olan vampir avcılarını gördüm.
Kendimi zorlayarak yerden doğruldum. Acıdan inleyerek vücudumu yukarı doğru ittirdim. Karnımdaki yanık çok kötü görünüyordu. Pembeleşmişti ve kanım her yerime yayılmıştı. Her hareketimde daha çok acı çekiyordum.
Sanırım Lucas ve ben burada ölecektik. Ya da beni daha sonra kullanacakları için Lucas'ı öldüreceklerdi ve ben de türlü işkencelere maruz kalacaktım.
Tanrım! Daha fazla acıya dayanabilir miyim? Hiçbir fikrim yoktu. Lucas! Evet belki o beni çok üzmüştü ama ona da zarar gelsin istemiyordum.
Bana doğru yaklaşan vampir avcılarına nefretle baktım. O kadar öfke doluydum ki. Sinirimden burnumdan soluyordum. Burnumu kastım. Kaşlarımı çattım. İçimde tarifi zor bir güç patlaması hissettim. Sanki bu güç beni dik durmaya itiyordu. Mücadele etmeye zorluyordu. Bende acılarıma meydan okumamı istiyordu. Ben... Evet bu bendim. Ben onlara karşı gelmek istiyordum. Pes etmek bana göre değildi. Hiçbir zaman pes etmedim. Bugün de edemezdim. Etmeyecektim. Sonuna kadar savaşacaktım. Gerekirse bu uğurda ölecektim. Bir şey uğruna ölmek ayaklar altında sürünmekten çok daha şerefliydi. Bu yüzden kendime gelmeliydim.
Güçlükle ayağa kalkıp karşılarında bir çınar gibi dikildim. Yanık saçlarım rüzgarla dalgalanıyordu. Yaramdan sızan kanlar tişörtümü kırmızıya boyuyordu.
Öfkeyle "Öleceğim. Ama bugün değil. Benden bir şeyi daha almanıza izin vermeyeceğim!!" diye bağırdım.
Lucas sesimi duydu. Bana döndü. Sana inanamıyorum der gibi bir gülüş attı. Aynı şekilde ona tebessüm ettim. Benim halimden umutlanarak Matt'e daha güçlü saldırmaya başladı.
Lucas büyü yapmaya başlamıştı. Beni koruma büyüsü yapıyordu. Etrafımda beliren ince saydam mavi fanusa benzeyen kalkandan bunu anlayabiliyordum. Bu yüzden vampir avcıları daha fazla bana yaklaşamıyordu. Ama Lucas biraz önce Anka'ya dönüştüğü için gücü azdı. Bu yüzden Matt ile sadece kendi fiziki gücüyle mücadele ediyordu.
Şu an safkan özelliklerime ihtiyacım vardı. Ama ben onları kontrol etmeyi bilmiyordum. Nasıl kullanacağımı bile bilmiyordum ki.
Telaşla napacağımı düşünürken bana yaklaşamayan vampir avcılarının Lucas'a doğru gittiğini gördüm. Onun etrafını sarıyorlardı. Bir şeyler yapmak zorundayım ama...
Avcılar Lucas'ın etrafını sardılar. Dizlerinin üstüne çöküp oklarını hazırladılar. Mavi kalkanın başladığı yere koştum. Kalkan'ı yumruklamaya başladım. İçinden çıkmaya çalışıyordum fakat bu boşunaydı. Yumrukladığım yerler önce görünmez bir hal alıp sonra tekrar dalga dalga eski haline dönüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN İZ
Vampireİkimizde yerdeydik. Gözleri gözlerime değdiğinde kalbimde tarifi zor bir acı hissettim. Dudakları hüzünle burkuldu. Tüm bedenim zangır zangır titriyordu. Lucas'ın gözünden damlayan göz yaşı yanağından burnuna süzülerek diğer yanağından yere damladı...