Kyle ise çok nazik, kibar, Lucas'ın aksine sabırlı. Bazen saf, temiz bir çocuk gibi. Kendine has şirin tavırları var. Ayrıca abisinin evlatlık olduğunu bilmesine rağmen ona öz kardeşiymiş gibi davranıyor. Lucas'ın bütün hatalı davranışlarını tolere ediyor. Kardeşim ölmüş olabilir ama ben Kyle'ı da kardeşim gibi görüyorum.
Uykum gelmeye başladığı için düşüncelerimden sıyrılıp üzerimi değiştirmeye karar verdim. Yoksa bu kıyafetlerle uyuya kalacaktım.
Üzerimdekileri çıkarıp pijamalarımı giydim. Yatağa uzandım. Kapı çaldı.
"Rose girebilir miyim?"
"Evet." dedim.
Lucas gelmişti. Yataktan doğruldum. Sırtımı duvara yasladım. Lucas'da ayak ucuma oturdu.
"Nasılsın Rose?"
"İyiyim. Yarını sabırsızlıkla bekliyorum."
Gözlerime baktı. Eliyle saçımı kulağımın arkasına yerleştirdi.
"Rose biliyor musun? Aynı küçük çocuklar gibisin. Bazen çok şirin oluyorsun."
Gülümsedim. Bir şey fark etmiş gibi eğildi. Geri çekildim. Galiba komidinin üzerindeki roman dikkatini çekmişti.
"Diğerini ne çabuk bitirdin?" dedi ve romanı eline aldı.
"Bitirmemek elimde değildi. O kadar akıcıydı ki kendimi tutamadım."
"Kaçıncı sayfadasın?"
"Kırk yedinci sayfadayım."
Hmm dedi. Ardından okumaya başladı. Biraz okuduktan sonra "Güzel bir kitapmış." dedi.
Tam kapatırken "Lucas lütfen okumaya devam et." dedim.
Gözlerime şaşkın bir ifadeyle baktı.
"Sen ciddi misin?"
"Evet. Gayet ciddiyim."
Bunu gerçekten istiyordum. Çünkü bir çocuk gibi masal dinlemek çok hoşuma gitmişti.
Lucas başını yana doğru salladı. Sonra gülümsedi ve okumaya başladı. Çok güzel okuyordu. Kendimi romanın içinde gibi hissediyordum ama iyice uykum gelmişti.
Lucas'ın dizine yattım. Üzerimi örttüm. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Kısa süre sonra uykuya teslim olmuştum.
Kuş sesleriyle uyandım. Güneş ışıklarıyla güne güzel başladım. Kendimi zinde hissediyordum. Gülümsedim. Bugün pikniğe gidecektik.
Yatakta doğruldum. Ellerimi geriye doğru attım ve esnedim. Üzerimi değiştirmeden elimi yüzümü yıkadım. Heyecanla aşağı koştum. Merdivenlerin tırabzanlarından kayarak zemin kata indim.
"Lucas neredesin? Lucas!" diye bağırdım.
Bayan Maria mutfaktan çıktı.
"Rose ne oldu? Neden bağırıyorsun kızım?"
"Bayan Maria Lucas nerede?"
"Dışarıdaydı kızım ama neden bu kadar heyecanlısın?"
"Bugün pikniğe gideceğiz. O yüzden heyecanlıyım." dedim ve Bayan Maria'ya sarıldım. Onu döndürmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN İZ
Vampirosİkimizde yerdeydik. Gözleri gözlerime değdiğinde kalbimde tarifi zor bir acı hissettim. Dudakları hüzünle burkuldu. Tüm bedenim zangır zangır titriyordu. Lucas'ın gözünden damlayan göz yaşı yanağından burnuna süzülerek diğer yanağından yere damladı...