Alexandra'nın çirkin kahkahası düşüncelerimi böldü. İşkence Meleği yine ölümcül darbeyi vurmuş zehrini kalbime akıtmıştı. Zaten fiziki acıdan çok sevdiklerimin üzülmesi beni yıpratıyordu. Onların üzülmesi kalbimin derinliklerinde tamir edemeyeceğim hasarlar bırakıyordu.
Gazetedeki resimler beynime kazınmıştı. Sanki o görüntüleri asla unutamayacakmış gibi hissediyordum. Annemin, babamın, Chris'in ve Ethan'ın perişan halleri hiç gözümün önünden gitmiyordu.
Yere düşen bir vazo gibi paramparça olmuştum. Asla geri birleştirelemeyeceğimi biliyor, birleştirilsem bile eskisi gibi olamayacağımı tahmin edebiliyordum. Çünkü çok üzgündüm. Kalbim hüzünlü dalgaların arasında sığınabileceği bir liman arıyordu. Boşuna çabaladığını bile bile...
Tekrar gazeteye baktım. Kim bilir? Annem babam ne durumdalardı? Ethan'la ailemi gördüğümde perişan olmuşlardı. Galiba üzüntülerini tarif etmeye kelimeler yetmezdi. Ya Chris o hasta haliyle bu haberi aldıysa durumu daha da kötüye gitmiş olabilirdi. O benim çocukluğumdu. Anılarımdı. Ethan'sa kalbimin derinliklerinde hiç bitmeyen yaramdı.
Sözlerimin bittiği yerdi. Kelimeler dudaklarımdan dökülmemek için direniyordu. Suskundum. Alexandra konuşuyor ama onu anlamıyordum.
Sanki dünya başıma yıkılmıştı. Bense bu yükün altından kalkamayacağımı düşünüyordum. Her şeyi unutmak istiyordum. Hiçbir şey yaşanmamış gibi buraya hiç gelmemişim gibi olmasını diliyordum. Zindanın tavanına bakarken gözlerim ağlamaya hazırlanıyordu. Şimdiye kadar ağlamadan nasıl durduğumu bende bilmiyorum. Ama şu an hiçbir şey hissetmiyor, düşünemiyordum. Oturduğum yerden kalkamıyordum.
Ellerim gücünü yitirmişti. Gazeteyi daha fazla tutamadım. Parmaklarımın arasındandan kayıp yere düştü. O sırada boynuma saplanan iğnenin farkına varmıştım. Ama sanki acısını hissetmiyordum. Başımı çevirdiğimde iğneyi yapanın Jack olduğunu gördüm.
Aynı anda Jeniffer'ın sesi geliyordu. Jeniffer çaresizce bağırıyordu.
"Ne yapıyorsunuz? Ne veriyorsunuz Emma'ya?"
Sadece duyuyor ama anlamıyordum. Kafamda hiçbir şey yerine oturmuyordu.
"Aptalsın Alexandra! Ethan bunları öğrenince öleceksin."
" Nasıl olacak o Jeniffer? Ölüler konuşamaz. Asıl siz ikiniz burada öleceğiniz için Ethan size yaptıklarımı öğrenemeyecek."
Alexandra sözlerine devam ederken Jeniffer yanıma geldi.
"Emma bana bak. Lütfen!" dedi Jeniffer.
Kulağıma Akexandra'nın sesi geliyordu. Sesler birbirine karışmıştı.
"Artık Ethan'ı tamamen kaybettin. Sana istediğimi elde ederim demiştim Emma. Artık Ethan'la aramızda hiçbir engel kalmadı." diyerek kahkaha attı.
Ben bunları duyuyordum ama cevap bile veremiyordum. Alexandra gıcık gülüşlerini sürdürürken zindanın kapısının gıcırtı sesi kulağımı çınlattı.
Sonra tekrar Jeniffer söze girdi.
"Emma lütfen bana bak! Emma cevap ver."
Konuşmak istiyordum. Jeniffer'ı daha fazla endişelendirmek istemiyorum ama hala o görüntü beynimde dönüp duruyordu.
Birden boynumda şiddetli bir ağrı hissettim. İğnenin battığı yerden vücuduma yayılıyordu. Acı yavaş yavaş benliğimi ele geçiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN İZ
Vampirosİkimizde yerdeydik. Gözleri gözlerime değdiğinde kalbimde tarifi zor bir acı hissettim. Dudakları hüzünle burkuldu. Tüm bedenim zangır zangır titriyordu. Lucas'ın gözünden damlayan göz yaşı yanağından burnuna süzülerek diğer yanağından yere damladı...