76. BÖLÜM

12K 857 95
                                    

Hastane günlerimiz kısa sürdü. Ama bu süre zarfında da beni bir dakika yanından ayırmadı. Sanki gidince geri dönmeyecekmişim gibi her dakika beni yanında istedi.

Hülya Teyze hastaneden çıkar çıkmaz nişan alışverişi diye tutturdu. "Biraz sabredin önce iyice bir kendine gelsin" dedim. "Aman dükkan dükkan gezmeyeceğiz. Yüzük alıp çıkacağız" dedi. Ben de "Biraz iyileşsin biz çıkarız" dedim. Önce mırın kırın etti sonra sadece yüzükler deyince kabul etti. "Baş başa gidip seçin. Tamam" dedi. Ben de bu arada teyzemleri aradım, haber verdim. Mehtap "İki hafta yoğunum. İki hafta sonraki hafta sonu gelelim" dedi. Ona da "Tamam" dedim.

Normalde işe dönecektim ama bugün illa alışverişe gidelim diye tutturdu Göksel. Hayır diyemedim. Çünkü hayır deyince yüzü asılıyor. Onun yüzü asılınca Hülya Teyze üzülüyor. Ben de mecburen "Tamam" dedim. Canım Göksel'e inat çok şık olmak istedi. Çok severek aldığım ama bir türlü giymeye kıyamadığım açık mavi, boyundan bağlı, uçuş uçuş elbisemi giydim. Saçlarımı ördüm. Güzel, özenli bir makyaj yaptım. Ayağıma dolgu topuk, bilekten bağlı ayakkabılarımı giydim. Hem şirin hem de birazcık göz alıcı olmuştum. Hoşuma gitti.

Telefonum çaldı aşağıda beni bekliyormuş Göksel Bey. Biraz oyalanıp indim. Hala içimde biraz öfke, çokça kırgınlık vardı ne yalan söyleyeyim. İşte kendimce onu bekleterek intikam alıyordum.

Beni görünce arabasından indi. Sarıldı, yanaklarımdan öptü.

— Çok özlüyorum seni. Ne olur bize taşınsan? Dedi.

Gözlerim kocaman açıldı. Yüzüne dikkatli dikkatli baktım. Söylediklerinde ciddiydi.

— Göksel delirdin galiba! Dedim suratına dik dik bakarken.

— Ben sana taşınayım o zaman, dedi gayet pişkin.

— Göksel annen sayesinde barıştık. Bazı şeyleri hazmetmiş değilim üzerime oynama. Şimdi nereye gideceksek gidelim ben sonra işe gideceğim, dedim gayet sakin.

— Bu kıyafetle işe gideceksin öyle mi? Güzelim bence sen havuza diye evden çıkmışsın işe değil, dedi tek kaşı havada beni süzerken. Yüzüne şaşkın şaşkın baktım. Şöyle bir süzdüm;

— Göksel hayırdır? Sen ne içtin böyle? Bu neyin kafası? Biz seninle ilk defa çıkmıyoruz, benim bu elbisenin benzeri bir sürü kıyafetim var. Bu daha önce sorun olmamıştı. Şimdi ne değişti acaba sorabilir miyim? Dedim dişlerimin arasından. Eski köye yeni adet.

— Eskiden de kıl oluyordum ama takmıyordum. Şu son gelişmeler ışığında artık ayar oluyorum oldu mu? Dedi tepeden bakarak.

— Hahahahah bak inan çok güldüm bu esprine. Acayip komiksin. Ben senin nelerine nelerine kıl olurken buradayım bence sen benim kıyafetlerim hakkında fikir yürüteceğine kendini bana affettirmenin yollarını ara, dedim ve arabaya bindim.

Arabaya bindi, hırsla kapısını kapattı. Araba resmen sarsılmıştı. Sesini çıkartmadan sürmeye başladı. Deli gibi olmasa da deliye yakın bir sürüştü bu. Kapalı Çarşıya geldik. Arabayı bırakacağı otopark uzakmış beyzadenin. Bu kıyafetle de beni çok dolaştıramazmış o yüzden kuyumcuyu tarif etti ve beni indirdi.

İçimden söylene söylene kuyumcuyu buldum ve içeri girdim sonra da elim kapı kolunda öylece kala kaldım. Yaklaşık altı yıldır görmüyordum onu ilk erkek arkadaşım, sevgilim, sırdaşım. Tezgahın arkasından şok olmuş vaziyette bana bakıyordu.

— Derya?

— Yağız?

— Ben ben sen...

BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin